29 Mart 2007 Perşembe

AHŞAP YAPILAR VE DEPREM

NEJAT BAYÜLKE

İnşaat Y. Mühendisi

Deprem Mühendisliği Şube Müdürü



GİRİŞ



17 Ağustos 1999 Depreminde çok sayıda betonarme yapının yıkılması sonrasınınki ilk tepkilerinden biri “betonarme kötü, ahşap yapı yapalım” oldu. Sanki 17 Ağustos’da hiç ahşap yapı hasarı olmamıştı: Fotoğraf-1.












Fotoğraf-1 17 Ağustos 1999 Depreminde Adapazarı’nda

Yıkılmış Ahşap Karkas Yapı





Ahşap yapı da deprem davranışı da unutulmuştu ve yaklaşık 30-40 yıldır çok az sayıda yapılıyordu. Şimdi yeniden “ahşap yapı” yapma kampanyasına başlamadan önce ahşap yapı ve deprem davranışını biraz hatırlamak gerek. 17 Ağustos 1999 Depremine çok dar bir açıdan bakılarak çıkarılan sonuçların yanında, ahşap yapıların, başka depremlerdeki davranışlarını da dikkate alarak, deprem dayanımı ve diğer özellikleri bakımından gerçek durumunu daha iyi anlamak gerekir. Ahşap, betonarme ve diğer başka malzemeden yapılmış yapıların deprem davranışlarına ön yargısız ve bilimsel bir yaklaşım gerekir.



Yönetmelik ve standartlara uyulmadan Türkiye’de yapılmış betonarme yapıların depremlerde büyük hasar görüp yıkılacak yapılar olacağı kesindir. Ancak yönetmelik ve standartlara uyularak yapılmış çok sayıda betonarme yapının depremlerden çok az etkilendiği de geçmiş 30 yılda olan pek çok depremde görülmüştür. Depreme dayanıklı betonarme yapı yapılamaz diye bir görüşle yola çıkılırsa depreme dayanmış pek çok betonarme yapı nereye konulacaktır?



Ahşap yapıların tasarım, yapım ve deprem davranışları gibi konular son 20 – 30 yıl içinde inşaat mühendisliği eğitiminde çok az ya da hiç bir yer almamıştır. Sanki ahşap yapı yapmak ve depremde hasar gören ahşap yapılar da unutulmuştur. Ahşap yapı yapan usta ve kalfa da kalmamıştır. Bir ahşap yapı yapma kampanyasına başlamadan önce ahşap yapıların özellikleri, tasarımı ve inşaatı konularına kısaca bakmak gerekir.





SON DEPREMLERDE AHŞAP YAPILAR



17 Ağustos 1999 Depreminde çok sayıda betonarme yapı yıkıldı. Deprem bölgesinde çok az sayıda ahşap yapı vardı ve bu nedenle ahşap yapıların hasarı betonarme yapılara bakılınca belirgin biçimde daha az oldu. Çünkü en az 40 yıldanberi ahşap yapı yapılmıyor. Bu gözlemle bir sonuca varılıyor: “Betonarme yapılar depreme dayanıklı değil ahşap karkas yapılar daha çok dayanıklı bundan sonra hep ahşap karkas ve geleneksel türde yapılar yapalım”. Aynı tür gözleme dayanan bu yöntemi başka depremlere de uygulayalım: 1967 Mudurnu vadisi depreminde yıkılan bütün kırsal konutlar geleneksel biçimde yapılmış ahşap karkas yapılardır, 1970 Gediz Depreminde de çok sayıda ahşap karkas yapı yıkılmıştır. Örnek olarak Kayaköy’deki bütün ahşap karkas yapılar yıkılmıştır (Fotoğraf-2).












Fotoğraf-2 1970 Gediz Depreminde Kayaköy’de Yıkılmış Ahşap Karkas Yapılar





Bu iki depremdeki yapı hasarına bakılarak çıkarılacak sonuç: “ahşap karkas yapılar çok kötü bir yapı sistemi”dir. 1967 Mudurnu Vadisi depreminde can kaybı az olmuş: ”Yıkılsa da can kaybı az oluyor”. Ancak ahşap karkas yapılara karşı “kötü” bir niyet varsa 1995 Kobe depremi de hemen hatırlanabilir: Kobe depreminde olan 5500 can kaybının yaklaşık 4500’ü ahşap karkas yapıların yıkılması ve yanması ile olmuştur. Ahşap yapı ve deprem sonucu çıkan yangına en iyi örnek 1 Eylül 1923 Kanto, Japonya depremi: Bu depremde Tokyo’da ölen 120 000 kişinin 110 000 ‘i deprem sonrası çıkan yangında yanan ahşap yapılar nedeni ile olmuştur. Bu gözlemlerle yine aynı sonuca varılabilir: “Ahşap yapılar deprem açısından son derece güvensizdir ve yapılmamalıdır”.



Bu yaklaşım birer yapı malzemesi olan ahşap ve betonarmeden yapılmış yapıların deprem davranış özelliklerinin bilinmeden yargılanmasıdır. Bu tür yaklaşımlar, malzemesi ne olursa olsun depreme dayanıklı yapı tasarımının temel ilkelerini bilmemekten de kaynaklanmaktadır. Asıl yapılması gereken Kobe’de ya da Mudurnu ve Gediz Depremlerinde yıkılan ahşap yapılar ile 17 Ağustos 1999’da yıkılan betonarme yapıların özellikleri neydi ve nasıl yapılmışlardı da yıkıldılar ya da çok hasar gördüler sorusunu sormak ve yanıtını araştırmaktır. Bunun sonucunda da her iki tür malzeme ile yapılmış yapılar için deprem dayanımı için gerekenleri belirlemek ya da bir daha belirlemektir.





TEK BAŞINA YAPI MALZEMESİ DEPREM DAYANIMINI BELİRLEMEZ



Bu tür yıkılma nedenlerinin araştırma çalışmalarının sonucunda, malzemesi ne olursa olsun, yıkılan yapıların, yalnızca düşey yük taşıyabilecek yapılar olduğu, deprem yükleri ve etkileri dikkate alınmadan yapılmış ve yalnızca düşey yükleri taşımak için yapılmış bu nedenle de depremlerde yıkılmış ya da ağır hasar görmüş oldukları ve herhangibir yapı malzemesinin kendiliğinden depreme dayanıklı ya da dayanıksız olmadığı anlaşılacaktır. Çünkü aynı malzeme ile yapılmış olmasına karşın yıkılan ve yıkılmayan yapılar bütün depremlerde vardır.





DEPREME DAYANIKLI YAPILAR İÇİN TEMEL İLKELER



Önce malzemesi ne olursa olsun depreme dayanıklı yapılar için geçerli temel ilkeler vardır:



1-Depremde yapılara kendi ağırlıkları ve kullanım yüklerinden başka yanal yükler gelmektedir. O zaman yapı sisteminde depremde gelen yanal yükleri taşıyabilecek ve bu yanal yüklerin yaratacağı kesme ve eğilme etkilerini fazla ötelenmeden, bükülmeden ve kırılıp kopmadan taşıyabilecek elemanlar olmalıdır. Bir diğer deyişle yapı ve yapı elemanları deprem yüklerine karşı tasarlanmış olmalıdır. Betonarme yapılarda perde duvarlar, ahşap karkas yapılarda diyagonal elemanlar gibi.



2-Yapıdaki düşey ve yatay yük taşıyan elemanlar birbirine iyi bağlanmalıdır. Bir başka deyişle yapı elemanları arasında yeterli ve güvenli bir biçimde kuvvet aktarımını sağlayacak birleşim yeri ayrıntıları olmalıdır. Bir diğer deyişle betonarme yapıda kolon kiriş birleşim yerlerinde etriye sıklaştırması ve boyuna donatıların yeterli boyda ankrajı, ahşap karkas yapılarda kiriş ve dikmeleri bağlayan metal elemanlar kullanılması ve ahşap elemanların yapının temeline yeterli bir biçimde bağlanmış olması gibi.



3-Yatay ve düşey elemanlar kendilerine depremde gelen ek zorlamaları taşıyabilecek boyutlarda olmalıdır.Yalnızca düşey yük taşıyan yapılarda elemanlar daha küçük en kesitli ve kiriş açıklıkları daha uzundur, düşey taşıyıcıların, kolonların, sayısı azdır.



4-Üst yapıda depremde olan atalet kuvvetleri temellere ve yapının zeminine (toprağa) güvenli bir biçimde aktarılmalıdır. Deprem sırasında zeminde olacak mekanik değişmeler ve depremde yapıda oluşan ek kuvvetlerin temele ve zemine getireceği ek etkiler dikkate alınmalıdır.



Bu temel ilkelere uyulduğu zaman malzemesi ahşap, çelik ya da betonarme olan her yapı depreme dayanıklı olarak yapılabilir. Kısaca malzemesi ne olursa olsun iki türlü yapı vardır: deprem etkileri de dikkate alınarak tasarlanmış yapılar ve yalnızca düşey yüklere göre tasarlanmış yapılar.





GELENEKSEL VE DİĞER TÜR AHŞAP YAPILAR



Türkiye’de tek tip ahşap karkas yapı yoktur. Şekil-1’den görüleceği gibi ahşap yapılar ya da ahşap karkas yapılar vardır. Bu yapılar betonarme karkas yapılarda olduğu gibi diğer bir deyişle düşey ve yatay taşıyıcıları (kolon ve kirişleri) olan yapılardır. Ahşap karkas yapılar çeşitli biçimlerde yapılmaktadır ya da bir zamanlar yapılmıştır:





Şekil-1 Ahşap ve Betonarme Yapı Taşıycı Sistem Tipleri



1-Ahşap kolon ya da dikmeleri ve kirişleri olan yapılar. Kiriş ve kolon gibi yapı elemanları çok büyük kesitli, azman, denilen büyük boyutta ve az sayıda elemanlardan oluşmaktadır. Kiriş ve kolonların birleşim yerlerinde özellikle depremde gelen yatay kuvvet aktarımı sağlayacak biçimde bağlantı yapmak zordur. Fotoğraf-3. Kat döşemeleri de ahşaptır. Dikmelerin arası taş, kerpiç ve tuğla yerleştirilerek bir duvar oluşturulmaktadır. Bu yapılar aslında ahşap takviyeli yığma yapı olarak nitelenmelidir. Bu yapılar genellikle ahşabın temin edilmesinin güç olduğu bölge ve dönemlerin yapısıdır. Bu günlerde ahşap dikme ve yatay elemanların yerini betonarme düşey ve yatay hatıllar, ahşap kat döşemelerinin yerine de betonarme plak döşemeler yapılmaktadır.





Nerdeyse düşey yükleri bile taşıyamayacak bir ahşap çerçeveden oluşan bu yapıların deprem dayanımları çok sınırlıdır. Düşey yüklerin önemli bir bölümünü dolgu duvarlar taşımaktadır. Fotoğraf-3’de 1970 Gediz Depreminde ağır hasar görmüş iri tomruklardan yapılmış bir ahşap karkas yapı görünmektedir.








Fotoğraf-3 1970 Gediz Depreminde Yıkılmış Geleneksel Ahşap Karkas Yapı



2-Bu yapılarda daha ince kesitli düşey ahşap elemanlar, 5 x 10 cm gibi en kesitli daha sık aralıklarla kullanılmaktadır. Fotoğraf-4. Zayıf bir ahşap “çerçeve”den oluşan bu yapıların yetersizliği 1940’lı yıllarda Kuzey Anadolu Fayı üzerinde ve başka ülkelerde olan pek çok depremde gözlenmiş ve ahşap dikmelerin çift yönde X-biçiminde diyagonal yada çapraz elemanlarla güçlendirilmesi gereği ortaya çıkmıştır. Bu durum Bolu ve çevresine 1944 depreminden sonra yapılan ahşap karkas yapılarda daha çok X- biçiminde çaprazların kullanılmağa başlanması ile gözlenmiştir [2]. Bu yapılarda da duvar dolgu maddesi olarak taş, kerpiç ve tuğla kullanılmıştır.



Burada anlatılan ahşap dikmeli ve diyagonalli ya da diyagonalsiz yapılar “hımış” yapılar olarak adlandırılmaktadır. Bazı ahşap karkas yapılarda dikmeler arasındaki aralıklar 1.00 metre kadar olurken bazılarında 2-3 metre ya da dikmeler yalnız yapı köşelerinde olmaktadır. Bu farklılıklar yapıların deprem dayanımlarınında da etkilidir.










Fotoğraf-4 Çapraz (Diyagonal) Elemanları Olmayan Ahşap Karkas Yapı







Ahşap dikmelerin arasına dolgu maddesi olarak kaba kesilmiş küçük tomruklarda konulmaktadır. Bu yapılar “Dizeme” olarak adlandırılmaktadır. Fotoğraf-5’de zemin katındaki boşluk nedeni ile “zemin katı esnek” bir dizeme ahşap karkas yapının 1967 Mudurnu Vadisi Depremindeki hasarını göstermektedir. Fotoğraf-5 zemin katı esnek ahşap karkas yapıların da olduğunu ve ahşabın, zemin katı esnek olanı yapıyı deprem hasarından kurtaramadığını göstermektedir.








Fotoğraf-5 1967 Mudurnu Vadisi Depreminde Hasarlı “Zemin Katı Esnek“ Dizeme Tipi Yapı. Zemin katı Esnek Yapının Mutlaka Betonarme Olması Gerekmiyor.












Fotoğraf-6 1967 Mudurnu Vadisi Depreminde Geleneksel Ahşap Karkas Dizeme tür yapı. Zemin katın dolu olması ve yatay deprem yükü taşıyan çapraz (diyagonal) elemanlar nedeni ile yıkım yok.



Ancak yatay yükleri alacak diyagonalleri (çaprazları) olan “dizeme” tür bir başka yapı depremden etkilenmemiştir. Fotoğraf-6. Bu yapıda hasarı önleyen şey “ahşap” malzemeden yapılmış olması değildir. Yatay deprem yüklerini taşıyabilecek “çapraz“ elemanların yeterli sayıda ve zemin katta da konulmuş olmasıdır. Tıpkı deprem yükleri nedeni ile betonarme perde duvarlı-kolonlu yapıların yıkılmayıp yanlızca düşey yükler için kolonları olan perde duvarsız betonarme yapıların yıkılması gibi.





3-İklim koşullarının yumuşak olduğu ve ahşabın bol bulunduğu yerlerde geliştirilmiş bir başka ahşap karkas yapı yöntemi “bağdadi” denilen ahşap karkas yapıdır. Bu yapım yöntemine göre ahşap karkasın iç ve dış yüzüne 2-3 cm aralarla 3-4 cm genişliğinde ve 1-2 cm kalınlığında ahşap çıtalar çakılmaktadır. Bu durum daki yapılarda duvar yatay yükler altında davranış açısından bir “perde duvara” a benzer konumda olacağı sanılmaktadır. Çıtalarla sınırlanmış duvar boşluğu ısı yalıtımı için ağaç kabuğu, çakıl taşları ile doldurulmakta ya da tümü ile boş da bırakılmaktadır. Duvar daha sonra kireçli bir harçla sıvanmaktadır. Sıvanın ahşaba yapışması için çıtaların üstüne rabiç teli çakılmaktadır.



1970 Gediz depreminde “bağdadi” ahşap karkas yapıların “hımış” ahşap karkas yapılara göre belirgin bir biçimde daha iyi davrandıkları ve hasar düzeylerinin daha az olduğu gözlenmiştir.



4-Bunun dışında ahşabın bol ve ucuz olduğu bölge ve dönemlerde yapılmış dış yüzü tümü ile enli tahtalar kaplanmış ahşap karkas yapılar da vardır.



Buraya kadar sayılan ahşap karkas yapılar Türkiye’nin geleneksel ahşap karkas yapılarıdır.



5-Ormanların çok büyük ve geniş alanları kapsadığı ABD ve Kanada’da depreme karşı çok üsütün olduğu söylenen ahşap karkas yapılar ise bizim geleneksel ahşap karkas yapılardan çok farklıdır. Bu ülkelerdeki depremlerden edinilen gözlemlerin [3] dikmeleri ve diyagonalleri olan ahşap karkas yapıların deprem karşısında yeterli olamadığını kanıtlaması üzerine daha değişik bir ahşap karkas yapı sistemi geliştirilmiştir. Şekil-2.



Bu yapılar da duvarlar ve döşemeler ahşap karkas panellerden oluşmaktadır. Yaklaşık 5 cm x 5 cm kesitli tahtalardan oluşturulan ve yapının kat yüksekliği kadar yüksekliği ve en çok 3-4 metre kadar uzunluğu olan duvar panellerinin iç ve dış yüzüne 1 cm kadar kalınlıkta kontraplak kaplanmakta ve bu kontraplaklar bütün dikme ve yatay çerçeve elemanlarına 2-3 cm aralıklarla çivilenmektedir. Daha sonra bu duvar panelleri birbirlerine yada bir ara dikmeye sık konulmuş çelik bulonlarla bağlanmaktadır. Döşemelerde aynı biçimde yapılmakta ancak döşemeyi oluşturan yatay panel elemanlar çok daha derin olmaktadır. Döşeme panelinin iç elemanları, bir anlamda kirişleri, 5 cm x 15-25 cm gibi daha derin elemanlardan yapılmakta ve alt ve üst yüzeyleri yine kontraplakla kaplanmaktadır. Bu paneller duvar panellerinin üzerine çakılmakta ya da yine bulonlarla bağlanmaktdır. Şekil-2.









Şekil-2 Amerikan Tipi Ahşap Karkas Perde Duvar Nitelikli Yapını Ayrıntısı





Bu tür ahşap karkas yapılar aslında tümü ile ahşap perde duvarlı yapı olarak nitelenmelidir. Depremde gelen yatay yükleri taşıma mekanizmaları açısıdan da “tünel kalıpla” yapılmış yerinde dökme betonarme perde duvarlı yapılara benzemektedir. 17 Ağustos 1999 depreminde İzmit’te hiç hasarı olmayan ve zemini çok zayıf olan Yahya Kaptan Mahallesindeki yapılar tünel kalıp yöntemi ile yapılmış betonarme perde duvarlı yapılardır.



Bu tür “ahşap perde duvarlı” yapılar Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da ençok 3 katlı yapılmaktadır. Zemin katı betonarme olarak yapılmış ve bunun üstüne 3 kat ahşap perde duvarlı olarak yapılmış olan karma yapılar da vardır.



Zemin katların betonarme yapılmasının nedeni zemin katın dükkan ya da garaj gibi geniş açıklı olarak yapılmak istenmesinden kaynaklanmaktadır. Zemin katın ahşap olarak yapılması ise zemin katın çok esnek olmasına neden olduğu için daha rijit olan betonarme seçilmektedir.



Amerikan tipi ahşap konut yapıların depremde karşılaştıkları en büyük sorun yapının temel bağlantılarıdır. Bu tür yapılarda deprem hasarı ençok ahşap duvar panellerinin temele yeterli bir biçimde bağlanmamış olmasından kaynaklanmaktadır. Bu bağlantı yetersizliği nedeni ile yapı depremde temelden devrilmektedir. Çözüm ise duvar panellerinin, yeterli derinlikte betonarme bir duvar altı sömeline ankraj edilmiş ucuna bulon takılan vidalar kullanılarak bağlanmasıdır: Depreme dayanıklı ahşap karkas yapıların en önemli bölümü olan temellerinin betonarme olması gerekmektedir.



1944 Bolu ve 1967 Mudurnu Vadisi ve 1970 Gediz depremlerinde yıkılan ahşap karkas yapılarda ahşap karkas dikmeleri iri taşlarda yapılmış temele oturmaktadır. Duvarları oluşturan ahşap dikmeler ve alt başlıklarla bu taş temeller arasında bir bulonlu bir bağlantı olmadığı ve ahşap temel taşlarına sürtünme kuvveti ile oturduğu için pek çok ahşap karkas yapı temelden devrilerek yada kayarak yıkılmıştır [1].



Betonarme yapılarla bir benzetme yapılırsa çaprazları olmayan ahşap dikmeli ve dolgu duvarlı yapılar yalnızca düşey yükler taşımak için yapılmış betonarme karkas yapılara benzetilebilir. Deprem dayanımını yükseltmek için konulmuş çapraz ya da diyagonal elemanları olan ahşap karkas yapılar da kolonları kirişlerden daha yüksek dayanımlı ve az miktarda perde duvarları da olan betonarme karkas yapılara benzetilebilir.



Duvarları ABD ve Kanada’da yapılan kontraplak kaplı panellerden oluşan ahşap yapıların yatay yükler altındaki davranışları ise tümü ile perde duvarlı yada tünel kalıpla yapılmış perde duvarlı betonarme yapıların deprem davranışları gibidir.



1995 Kobe Depreminde yıkılmış ahşap karkas yapılar geleneksel Japon ahşap karkas yapılarından farklı niteliktedir. Bu yapılarda çerçeveler diyagonal elemanlarla güçlendirilmemiştir. Bu yapıların çoğu II’nci Dünya savaşının hemen sonrasında ekonomik koşulların kötü olduğu bir ortamda savaşta hava bombardımanları ile yıkılmış kentin konut gereksinimini hızla gidermek için kıt malzeme ile hızlı bir biçimde ve geleneksel yapım kurallarına uyulmadan yapılmış ahşap yapılardır.



Japonyanın yüksek düzeyde nemli iklimi ahşabın hızla niteliğini yitirmesine yol açmaktadır. Ahşap yapılar başlangıçtaki üstün mekanik niteliklerini çürüme ve çeşitli böceklerin ve küflerin saldırısı ile hızla yitirebilmektedir. Bu yapıların yüksek nitelikli ahşapdan yapılmamış olmaları da bir zaafiyetleri olmuştur. Ayrıca bu yapıların çatılarında ağır seramik kiremit kaplamalar ve çatı altlarında ağır bir toprak örtüsü olduğu söylenmektedir. Bu nitelikleri ile Kobe’nin ahşap yapıları ahşabın “hafif” bir malzeme olduğu şeklindeki üstünlüklerini de yitirmiş bir durumda çok şiddetli bir depremle zorlanmış oldukları için umulanın üzerinde hasar görmüşler ve büyük can kaybına neden olmuşlardır.





DEPREM, YANGIN VE AHŞAP YAPILAR



Depremin yol açtığı yangın sonucu ahşap yapıların yanması olayı ile sık sık karşılaşılmaktdır. Ahşap yapıların yangın karşısındaki güçsüzlüğünü hatırlatan en önemli deprem Japonya’daki 1 Eylül 1923 Kanto Depremidir. Bu deprem de olan 120 000 civarındaki can kaybının yaklaşık 110 000’i depremden sonra çıkan yangının sonucunda olmuştur. Çok rüzgarlı bir günde yapıların yıkılması ile başlayan yangın büyük can kaybına yol açmıştır. Yine Japonya’da olan 1995 Kobe depreminde ise 5500 civarındaki can kaybının yaklaşık 1750’si ahşap yapılardaki yangın nedeni ile olmuştur. Japonya’da genel olarak nüfusun büyük ve yerleşim alanlarının sınırlı olması nedeni ile yerleşimler çok yoğundur ve depremden sonra çıkan yangınlar hızla yayılabilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da ise yerleşmeler çok yoğun olmadığı için ahşap karkas bir yapıda depremden sonra çıkan bir yangın hızlı bir biçimde başka yapılara yayılmamakta ve yangın riski Japonya kadar yüksek olmamaktadır.



Ülkemizde de depremden kaynaklanan ahşap yapı yangını olayı vardır. 1970 Gediz depreminde Gediz’in bir mahallesi depremden sonra çıkan yangında tümü ile yanmış ve bu arada hasarlı yapılardan kurtarılamayarak ölenler olmuştur. Yine bu depremde yangın çıkan Akçaalan kasabasındaki tümü ahşap olan evler yanmış, ancak bu yangın nedeni ile kasabada can kaybı olmamıştır.





YAPI MALZEMESİ OLARAK AHŞAP VE DEPREM



AHŞABIN MUTLAK BASINÇ VE ÇEKME DAYANIMI DÜŞÜKTÜR



Ahşap hafiftir. Ancak dayanımı düşüktür. Dayanım / Ağırlık oranı yüksek olmakla birlikte önemli bir nokta çekme ya da basınç dayanımının mutlak değeridir. Betonarmenin çekme ve basınç dayanımları ahşapdan büyüktür. İki farklı malzemeden oluşan betonarmede çekme etkilerini taşıyan demirin dayanımı 2.4 ton/cm2, basınç etkilerini taşıyan betonun dayanımı 0.200 - 0.400 ton/cm2’dir. Buna karşılık ahşabın çekme ve basınç dayanımları ya da emniyet gerilmeleri liflere paralel doğrultuda emniyet gerilmesi en yüksek nitelikli kereste için 0.110 –0.120 ton/cm2’dir (DIN 1052) [5] ve [7]. Betonarme ise daha ağır olmasına karşın dayanımı daha yüksek olduğu için aynı genişlikteki açıklıklar ahşaba göre daha küçük kiriş en kesitleri ile aşılabilir.



Ahşabın yük taşıma gücünün sınırlı olması çok katlı ve geniş açıklıklı yapıların yapılmasına engel olmaktadır.



Ahşabın hafif olması ve daha ince kesitlerde kullanılması “burkulma” sorununa neden olur.





AHŞABIN ELASTİSİTE MODÜLÜ DÜŞÜKTÜR



Eksenine dik yönde yük taşıyan, kiriş gibi, bir yapı elemanının önemli bir diğer özelliğide yapacağı sehimdir. Sehim ise yapı malzemesinin elastisite modülü [E] ile ilgilidir. Ahşabın elastisite modülü liflere dik yönde 6000 kg/cm2, paralel yönde 125 000 kg/cm2 kadardır [5], [7]. Betonarmenin elastisite modülü [E] ise beton dayanımına göre 270 000 ile 390 000 kg/cm2 arasında değişmektedir [4]. Ahşabın düşük elastisite modülü her zaman ahşap yapıda daha büyük sehimlere neden olmaktadır [6].





AHŞABIN ZAMANA BAĞLI BÜZÜLMESİ YÜKSEKTİR.



Ahşabın bir başka önemli özelliği zamanla büzülmesidir. Düşey yükler taşıyan elemanlarda bu büzülme daha da yoğun olmaktadır [6]. Bu durum yatay ve düşey ahşap yapı elemanların birleşimlerinin açılmasına ve bağlantıların zayıflamasına neden olmaktadır [6]. Ahşabı bağlayan çivi ve bulon gibi metal elemanların çevresinde boşluk oluşmaktadır. Bu durumda yapının rijitliği zamanla azalmakta ve yatay deprem yükleri altında giderek geri dönüşü olmayan yatay ötelenmeler yapan yapı hızla yıkıma gitmektedir.



Ahşabın zamana karşı dayanımı azdır. Pek çok tarihi yapının taş ya da tuğla yığma bölümleri asırlara dayanmış ancak bu yapıların ahşap bölümlerinden hiçbir şey kalmamıştır.



Ahşabın zamanla mekanik özelliklerini yitirmesi nedeni ile sehimleri artmaktadır. Bunun önlenmesi için çok iyi kurutulmuş ve yoğunluğu yüksek ve üstün nitelikli kereste kullanılması gerekmektedir. Bu durum beton dayanımı proje dayanımından çok düşük olan betonarme yapıların kirişlerinde gözlenen zamana bağlı rötre, eğilme ve kesme çatlaklarının ve gözle farkedilen büyüklükte sehim olmasına benzetilebilir.



AHŞABIN SÜNEKLİK ORANI DÜŞÜKTÜR



Ahşabın bir diğer özelliği ise akma gerilmesi ile kopma noktası arasındaki birim şekil değiştirmenin çok az olmasıdır[6]. Ahşap malzeme olarak çelik kadar sünek değildir. Çelik akma noktasından sonra kopma noktasına ulaşana kadar % 20’ye varabilen birim uzama yapabilmektedir. Bu özelliği nedeni ile çelik yapılar çok daha fazla deprem enerjisi tüketebilmektedir. Betonarme yapılarda da inşaat demirinin bu özelliğini kullanabilecek önlemler alınırsa, etriye sıklaştırması ve kolon ve kiriş boyuna demirlerinin yeterli filiz boyunda betona gömülmüş olması gibi, deprem enerjisi tüketme gücü büyük ölçüde kullanılabilmektedir.



Ahşap yapı elemanlarının bu sünek biçimde enerji tüketme yeteneği yoktur. Çivili yada vidalı birleşim yerlerinin zamanla gevşemesi ahşabın çok büyük yatay ötelenmeler yapmasına ve yeniden şaküle gelemeyerek yıkılmasına neden olabilmektedir.



Kısaca ahşap yapıların malzemesinin özelliğinden kaynaklanan sorunları vardır ve ahşap yapı tasarımında dikkate alınmaları gerekir.





TÜRKİYE’DE AHŞAP YAPI NEDEN ARTIK YAYGIN DEĞİL ?



Yanıtlanması gereken bir soru da bugünlerde Türkiye’de neden yaygın bir biçimde ahşap yapı yapılmamaktadır? Yaklaşık 40-50 yıldır ahşap yapı yapılmamasının nedenleri aşağıda sıralanmaktadır:



1-Birinci neden ormanların azalması ile temin edilmesi güçleşen bir yapı malzemesi olarak ahşabın pahalılaşması ya da ahşabın yerine geçebilen daha ucuz yapı malzemelerinin bulunmasıdır. Bu durum yalnızca ahşabın yapıların taşıyıcı elemanlarında artık kullanılmaması ile sınırlı değildir. Ahşap artık yapıların kapı ve pencerelerinde de kullanılmamakta, metal ve plastik kullanılmaktadır. Bir zamanlar tahtadan yapılan gazoz, kola ya da bira kasaları da bugün artık plastikten yapılıyorsa bunun nedeni aynı işi gören daha ucuz ve eşdeğer dayanımlı bir malzemenin olmasıdır. Kahve, pastane ve gazino gibi yerlerde tahta iskemle ve masanın yerini plastikten yapılmış masa ve sandalye almaktadır.





2-Ahşabın daha kolay sağlanabileceği umulan orman çevrelerindeki köylerde de bile 30 – 40 yıldır bir iki katlı yapılarda ahşap dikme ve başlık yerine betonarme yatay ve düşey hatıllar kullanılmaktadır. Daha doğrusu yatay ve düşey betonarme hatılla takviyeli yığma yapılar ahşap karkas yapıların yerini almaktadır [8]. Çünkü nitelikli ağaç kalmamıştır.



3-Büyük ya da küçük bütün kentlerde arsaların rant değerinin artması ile imar durumları da değişmiş ve 3-5 kat derken 10-15 katlı yapılara izin verilmiştir. Doğal olarak bu kadar çok katlı yapının ahşap olarak yapılma olanağı yoktur. Burada ahşap yapı yapımından uzaklaşılmasında kent arsaların rantından yararlanmanın teşvik edilmesinin de katkısının olduğu doğrudur. Ancak arsa rantı sorunun olmadığı ve ormanlık alanlara yakın ve dolayısı ile ahşabın ucuz olabileceği, küçük yerleşimlerdeki 1-2 katlı yapıların da betonarme ya da yatay ve düşey hatıllı tuğla yığma olarak yapılması [8] arsa rantı yaklaşımı ile ahşaptan uzaklaşılması tezini her yerde desteklememektedir. Fotoğraf-7’de oldukça eski bir ahşap karkas yapının zemin katının tuğla yığma duvara taşıtılması görülmektedir. Fotoğraf-8’de ise ahşap karkasdan tuğla yığmaya geçiş görülmektedir. Bu Fotoğraflar 1973 yılında Balıkesir-Çanakkale arasındaki kırsal alanlarda çekilmiştir [8].










Fotoğraf-7 Ahşap Karkas Yapının Zemin Katı Tuğla Yığmaya Çevrilmiştir (1973)










Fotoğraf-8 Ahşap Karkas Yapdan Tuğla Yığmaya Geçiş (1973)





4-Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada gibi ülkelerde ormanlık alanların bolluğu ve bu ormanlarda çok üstün nitelikli kereste veren ağaçların hala var olması gibi ahşap bina yapımını destekleyen bir üstünlük ülkemizde artık yoktur. Ülkemizde yaygın ve zengin bir orman varlığı olsaydı yine de ahşap karkas yapıların yapımına geçmeden önce teknolojik ve endüstriyel bir alt yapının oluşması gerekmektedir:



Kaliteli kereste için çok önemli bir nokta ahşabın kurutulmasıdır. Bunun için önemli boyutta yatırım gerekmektedir.



Yine ahşabı işleyecek usta ve işçi şu anda yoktur, yetiştirilmesi ve eğitimi gereklidir.



Ahşap malzemelerin birleşiminde kullanılan özel metal parçalar ve bulonlar ve çiviler ve üstün nitelikli ahşap yapıştırıcıları ve yangın, böcek ve diğer etmenlerden koruyucu boya ve kaplama malzemeleri çok önemli bir yer tutmaktadır. Bu malzemeleri üreten metal ve kimya sanayinin de yurt içinde kurulması gerekir.



5- Betonarme “plastik” bir malzemedir. Burada plastik kolayca şekil verilebilen bir malzeme anlamında kullanılmaktadır. Kalıp yaparak çok değişik biçimlerde yapı elemanları çok kolayca yapılabilmektedir. Kolon – kiriş birleşim yerleri kolayca ve rijitliklerini zamanla yitirmeyecek biçimde tek parça olarak yapılabilmektedir. Yeterli kalınlıkta en kesiti olan betonarme elemanlar yapılabilmesi nedeni ile betonarme yapılar daha rijit olmakta ve yatay ve düşey yükler altında eleman sehimi ve titreşimi daha az ya da hissedilmez olmaktadır. Bu durum yapı kullanıcıları için psikolojik bir üstünlük olmaktadır. Ahşabın ise kolon - kiriş ya da çapraz birleşim yerlerinde bağlantı sürtünme kuvvetleri ile sağlanabilmektedir. Ahşap malzemeden deprem de gelen yatay yüklerin oluşturduğu momentleri taşıyabilen birleşim yerleri oluşturulamaz.







SONUÇ



Ahşap yapıların hafiflikleri deprem açısından bir üstünlüktür. Ancak çelik, betonarme ve tuğla gibi diğer yapı malzemelerinde de olduğu gibi depreme dayanıklı ahşap yapı yaparken ahşabın da kendine özel sorunları vardır.



Malzemesi betonarme, ahşap ya da ne olursa olsun iki türlü yapı olduğu unutulmasın: Yalnızca, kendi ağırlığı ve kullanım yüklerinden oluşan, düşey yükleri taşıyacak biçimde tasarlanıp yapılmış yapılar olduğu gibi düşey yüklerle birlikte deprem yükleri ve etkilerini de taşıyacak biçimde tasarlanıp yapılmış yapılar da vardır. Yine malzemesi ne olursa olsun yapıların depreme dayanıklı olması için gerekli temel ilkelerin olduğu da unutulmamalıdır.



Bu genel ilkeler ve malzemenin nitelikleri dikkate alınarak depreme dayanıklı ahşap yapı da betonarme yapı da yapılabilir.







KAYNAKLAR



[1] Arıoğlu, Ersin ve Anadol, Köksal “Response of Rural Dwellings to Recent Destructive Earthquakes in Turkey (1967- 1977) and Design Criteria of Earthquake Resistant Rural Dwellings”



[2] Bayülke,Nejat “Building Types in Bolu, West Turkey, and Their Probable Earthquake Damege” A Comprehensive Study on Earthquake Disasters in Turkey with a view of Seismic Risk Reduction Hokkaido University (1983), Sapporo, Japan



[3] David Yeomans “Depreme Karşı Ahşap Yapıların Güvenilirliği” 4 Ekim 1999’da Istanbul Yapı Merkezinde verilen Konferansı Metni, İMO İzmir Şubesi Haber Bülteni Sayı 94, Ağustos 2000



[4] TS Enstitüsü “TS-500 Betonarme Yapıların Tasarım ve Yapım Kuralları” Ankara, 2000



[5] Enver Çetmeli “Çubuk Sistemler” Teknik Kitaplar Yayınevi,I stanbul, 1982



[6] Architectural Institute of Japan “Design Essentials in Earthquake Resistant Buildings” Tokyo,1970



[7] TS Enstitüsü “TS-647 Ahşap Yapıların Hesap ve Yapım Kuralları İkinci Baskı” Ankara 1968



[8] Bayülke, Nejat “Türkiye’de Konut Yapılarının Deprem Davranışları” Mimarlık, No.153, 1977/4, Mimarlar Odası, Ankara, 1978



[9] N.N. Ambraseys, A. Zatopek, M. Taşdemiroğlu, A. Aytun “The Mudurnu Valley (West Anatolia) Earthquake of July 22 1967” Unesco, Serial No.622/BMS.RD/AVS, Paris, June, 1968

AHŞABI TERCİH ETMENİZ İÇİN 14 GEREKLİ NEDEN!

AHŞABA YÖNELTİLEN TEMEL SORULAR:

1- YANMAZ MI?

2- ÇÜRÜMEZ M1 ?

3- ORMANLAR YOK OLMAZ MI ?

4- SAĞLAM OLUR MU ?

5- ÇOK KATLI OLUR MU?

6- EKONOMİK OLUR MU ?

Ve cevapları:

Bütün bu tartışmaların özetini merak ediyorsanız lütfen yukarıdaki altı sorunun sadece altı çizili kısımlarını okuyunuz. Yanıtları bulacaksınız. Bu güne kadar, bir çok üniversite ve halka açık platformlarda elliyi aşkın konferansta yapılan söyleşilerde tüm delilleri önünüze sermek dünyadan ve ülkemizden örnekleri bilimsel bir sıralama ile sunmak mümkündür. Bu raporun kapsamında şimdilik aşağıdaki özet başlıklarla ahşap yapı sistemini seçmenin nedenlerini irdeleyeceğiz.

1- Ahşabın kendi ağırlığı az olduğundan temele ulaşan yükler de azdır .Temel daima ekonomiktir. Çürük zeminlerde fay hattı yakınlarında hatırlanmalıdır.

2- Ahşap, yani tahta farklı iklim koşullarına dayanır. İşlem görmüş tahtalar dahi kullanılabilir. Özel boyalar ve son aylarda ülkemizde de imal edilen şişe suyu fiyatına satılabilen sıvılarla yangın direnci yanmazlık sınırına kadar arttırılabilir. Çelik yapı 10 dakika içinde çökebilirken ahşap yapı en az bir saat kaçıp kurtulmaya zaman tanır. Emprenye edilerek yani kimyasal sıvılarla işleme sokularak çürüme ve böcek tahribatı tamamen önlenebilir.

3- Montaj: insan gücü ile yapılabilir ve hava koşullarından etkilenmez. Aşırı sıcak ve soğuk, yağmur ve kar; ahşap hariç tüm yapı uygulamalarını engeller.

4- Çok katlı olur bu bütün belgelerle kanıtlanmıştır .

5- Montajdan hemen sonra tam yükleme yapılabilir. Böylece sağlamlığı denetlenebilir. İş bittiğinde yükünü almış yapı ayakta ise hep ayakta kalacaktır. Sonradan ortaya çıkan; kaynak hatası, eksik demir konulması, kalıbın erken alınması gibi hayati sonuçları olan, benzer yüzlerce imalat kusurunu taşıma riski sıfıra yakındır. Yani, deprem riski de daima sıfıra yakındır. Bu yüzden Amerika da konutların %90'nı deprem bölgesi Kaliforniya da ise %99'u ahşaptır. Kamu kullanımındaki büyük toplantı salonları yangın direnci, statik dayanımı ve 250 m kadar açıklık geçme olanağı nedeni ile artık bütün dünyada büyük bir çoğunlukla ve ihale ön şartı olarak ahşap kirişlerle örtülmektedir.

6- 250 m2 Ahşap bir yapının kaba montajının 5 günde temelinden halısına 1 ayda bitirilmesi mümkündür. Ülkemizdeki öncü uygulamalarda bu süreler rahatlıkla elde edilmiştir. Bu yapılar söküldüğünde çok az zayiatla yeniden kurulabilir. Onarım plan değişikliği çok kolaydır. Kullanıcıya ”bireysel müdahale” olanağı verir.

7- Ahşap kendi çevresi ile kimyasal dengededir! Etkilenmez ve etkilemez. Çevre ile uyumlu nedeni ile asırlar boyu hizmetini sürdürür. 600-700 yaşındaki camilerimiz, en güzel delildir.

8- Ahşap enerji dostudur imal edilirken ve inşa edilirken diğer yapı malzemelerine göre çok daha az enerji kullanılır. Ahşap evi ısıtmak için de çok daha az enerji harcanır. 10 cm ahşap, 160 cm betonun izolasyon değerine sahiptir.

9- Betonun karşım suyundan; sonraki sulamasına , çakılın büyüklüğünden, kalitesine, demirin

kalınlığından; işleniş biçimine kadar yüzlerce faktörün bulunduğunu ve bu yüzden eldeki olanaklarla denetimin olanaksız olduğunu artık kabul etmeliyiz.

10- Ahşap dünyadaki tek dönüşümlü ve hammaddesi kullanıldıkça çoğalan yapı malzemesidir. Dünyada, ahşabı yapı sektöründe kullanan tüm ileri ülkelerin ormanları küçülmemekte aksine bilinçli ekim doğru bakım ve ekonomik değer kazanması sonucu her yıl % 1-3 oranlarında büyümektedir. Böyle bir kaynak çoğaltma şansı olmayan çelik yapıların dönüşümünde ise ahşaba göre 354 katı daha çok enerji kullanılmaktadır.

11- Biz hala betonarme yapıların daha sağlam nasıl yapılacağını tartışıyoruz. Gelin bu kısır döngüden vazgeçelim. Ve ahşabı tekrar saygın yerine kavuşturalım. Amerikanın, Kanada'nın, Avustralya’nın,İngiltere’nin, Fransa'nın, Almanya'nın Finlandiya'nın ve aklı başında tüm ülkelerin yaptığı gibi.

12- Amaç ahşap fanatikliği değildir. Ahşap; ülkemizde ve dünyada görüldüğü gibi çelik, beton, taş ve kerpiçle mükemmel bir uyum içinde kullanılabilir. Gerektiği yerde ve gerektiği biçimde.

13- Şehirler ortalama 20 yılda rant ve fonksiyon farklılaşması ile kabuk değiştirir. Biz bu günden itibaren akıllıca davranmaya başlarsak ve Tanrı bize bu kadar yıl avans verirse, tüm deprem riskinden 20 yıl içinde tamamen kurtuluruz.

14- Toplumda bu bilincin yerleşmesi amacı ile çalışmaya başladığımızda üniversitelerin; gerekli dersleri, belediyelerin; gerekli yönetmelik maddelerini koyduğunu ve bu işi bilenlerin çoğaldığım göreceğiz.İnanın hiç de zor değil. İnsan hayatını kurtarmak için, enerji öncelikli, ekolojik ve sağlıklı bir gelecek için mutlaka değecektir. Ders alınmış geçmiş ise, başarılı geleceğin güvencesi olacaktır.

neden ahşap yapı?

Ahşap yüksek bir taşıma gücüne sahiptir

1 kilogram ahşap, 1 kilogram beton ya da çelikten fazla yük taşır. Ahşap ile 250 metrelik açıklar kolonsuz geçilebilmektedir. Bu tip konstrüksyonlar da, ağır olması nedeni ile çelik kullanılamıyor.

Tacoma Dome (A.B.D.) açıklık 162m

Ahşap doğa şartlarına ve depreme dayanıklıdır


Hava şartlarına, kimyasallara dayanıklılık bakımından en yüksek notu gene ahşap alıyor. İngiliz Standartlarına göre elektrik ve telekomünikasyon hatlarında kullanılan ahşap direklerin hizmet ömürleri 50, su soğutma kulelerinde kullanılan ahşap dolguların 30, ahşap karayolu köprülerinin ise 50 yıldır. Bu alanlarda beton ve çeliğin ömrü yukarıdaki rakamların yarısına erişebilmektedir. "Karbonatlaşma" sorunu, son yıllara kadar hizmet ömrünün sonsuz olduğuna inanılan "betonarme"ye büyük bir darbe indirmiştir.

Kral Midas'ın mezarından M.Ö. 800

Ahşabın yangına karşı direnci yüksektir


Genel kanının aksine ahşabın yangına direnci beton ve çelikten üstündür. Bugün ABD'nde kapalı spor salonu gibi büyük kalabalıkların bulunacağı yerlerin, yangın tehlikesine karşı ahşap karkas olarak inşasına gidilmekte, Almanya'da gene aynı nedenle çelik konstrüksyonlar ahşap kaplanmaktadır. Yangınlar üzerine yapılmış araştırmalar ve derlenmiş istatistikler taşıyıcı olarak kullanılan ahşabın en güvenli malzemelerden biri olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Yangının başlama nedeni hiçbir zaman ahşap değildir ve ısı geçirmeme, kömürleşme özellikleri nedeniyle ahşap-karkas yapının büyük yangınlara ne kadar dayanabileceği kesin olarak hesaplanabilmektedir. Ahşap yapılar yangına 30-90 dakika dayanabilecek şekilde tasarlanabiliyor. Ancak çıplak çelik konstrüksyon (çeliğin genleşme katsayısının yüksekliği nedeniyle) normal bir yangına ancak 10 dakika dayanabilmekte, yapı ikaz vermeden anında çökmektedir.


Ahşap kaynağı yenilenebilen tek yapı malzemesidir

Bu özelliği, üretimi ve işlenmesi için az enerji istemesi (aynı miktar alüminyumun ellide biri kadar) dönüşebilir olması ve üstün ısı yalıtım özellikleri ile birleştirilince onu çağımızın çevre ve enerji sorunlarına en iyi cevap veren malzemesi yapıyor. Bilinenin aksine ahşap kullanmak ormanların yaşamasını sağlar . Nitekim ahşabı fazla kullanan ülkelerde orman alanları devamlı çoğalıyor

2D Collection’dan CORRECTDECK Kompozit Ahşap Yapı Sistemleri

2D Collection’dan CORRECTDECK Kompozit Ahşap Yapı Sistemleri



Correct Building Products & 2D Collection

Amerika’nın Maine Eyaletinde 1999 senesinde kurularak çok kısa sürede CorrectDeck ile lider marka haline gelen Correct Building Products firması Türkiye’de dış cephe projelerinde ve aluminyum döküm ürünler sektöründe kendisi gibi lider kalitede olan 2D Collection ile çalışıyor.

CorrectDeck markasının yaratıcısı olan firma dünyada kompozit ahşap sektöründe kullanılabilecek en dayanıklı madde olan polipropleni kullanan ilk ve en tecrübeli firma ve ahşap yoğun teknolojisi ile ürünlerde gözle görülür bir kalite farkı yarattı.

Günümüz modern yerleşim alanlarında ve müstakil evlerde, ahşap ya da kompozit maddelerden imal edilmiş olan yer döşemeleri sıkça kullanılmaya başlandı.

Eve yeni döşeme yaptırırken ya da var olanı değiştirirken yapılacak bu önemli yatırımda izlenecek en doğru yol, çekiciliği olan, dayanıklı ve kullanıcıyı bakım zahmetinden kurtaracak olan ürünü seçmek.



Kompozit Ürünler Neden Doğal Ahşap Ürünlerin Yerini Alıyor?
Mevsim dönüşümleri ve sert hava şartları geleneksel doğal ahşap döşemeler üzerinde yıpratıcı ve deforme edici etkiye sahip. Uygulanan geleneksel ahşap döşemelerde belli bir zamandan sonra dönme, çürüme ve bağlantı noktalarında zayıflama ve çözülmeler ortaya çıkıyor. Bu etkileri geciktirmek icin gerekli olan bakım hem para hem de zaman kaybına neden oluyor ve bakım elemanları da çoğu zaman sağlık açısından zararlı ve kullanımında riskler olan kimyasallardan oluşuyor.

Klasik ahşap döşemelerin değerlendirmelerde tek artısı doğal ahşap olması. Bu özellik aynı zamanda dünyadaki ağaç kıyımına destek olduğu için çevreci örgütlerce çok büyük bir eksik olarak değerlendiriliyor. 60% ahşap ihtiva eden Correctdeck profilleri imal edilirken ağaç kesilmiyor. Doğal ahşap ithalatçılarının ve dolayısı ile yer döşemesi sektörünün en büyük sıkıntısı günümüzde katledilen ormanlarla beraber ortaya çıkan ağaç kıtlığı.



CorrectDeck’in Kullanıcılarına Sunduğu Avantajlar
• Kolay kurulum sağlayan teknoloji.
• Düşük bakım masrafı ve kurulum aşamasında zamandan tasarruf.
• Yüksek dayanıklılık.
• İçi dolu profilleri sayesinde yüksek taşıyıcılık özelliği var.
• Zararlı kimyasallar içermiyor.
• Kıymıklanma yapmıyor.
• Kurtlanma ve çürüme meydana gelmiyor.
• Zaman içinde deformasyona uğramıyor.
• Sıcak ve Soğuk Sert hava koşullarina karşı dayanıklı.
• Çok sıcak havalarda ayak altında serinlik sağlıyor.
• Havuz başlarında ve deniz kenarlarında suyla temas halinde kaymıyor.
• Renklerinde değişme ve solma olmuyor.


Dünya kompozit ahşap piyasasında üretim yapan ve karmaşık tabirlerle ürünün içeriğini üstü kapalı bir şekilde açıklayan diğer markaların %99’unun kullandığı PVC ve Polietilen (PE) maddelerine oranla CorrectDeck ürünlerinde kullanilan Poliproplen mekanik ve kimyasal olarak çok daha dayanıklı ve avantajlı ürünler edilmesini sağladı.

Çok sert iklim şartlarına sahip Kanada sınırındaki Maine Eyaletinde kurulan fabrikada yapılan üretimde kullanılan ve malzemenin %60’ını oluşturan sert ağaç tozları hem doğal bir yapı hem de üst düzey mukavemet sağlıyor.

Poliproplen kullanmayan diğer markalarda görülen sabunumsu kayganlık hissi ve plastik parlaklığı CorrectDeck ürünlerinde görülmüyor.

Teknik olarak eşşiz olan ahşap dokusu ve görünüşü sayesinde estetik olarak da diğer ürünlerden belirgin bir şekilde ayırt edilebiliyor.

CorrectDeck markalı ürünler diğer markalar ile kıyaslandığında, çizilmeyen yüzey ve doğal ahşap dokusu kullanıcıya aranılan kaliteyi ve yapılardaki dayanıklılığı sunacak en temel avantajlardan.

CorrectDeck ahşap yapı sistemleri özellikle oteller, tatil köyleri ve villa projeleri tarafından tercih ediliyor. Bakım gerektirmeyen ve 25 sene garanti ile satılan ürünlerimiz kullanıcısına hem estetik açıdan hem de bakım maliyetleri açısından çok büyük avantajlar sağlıyor.

Döşemelik Ürünler
CorrectDeck Classic
CorrectDeck Classic adlı ürün bilinen geleneksel döşeme ebatlarına ve montaj sekline sadık kalınarak üretildi. Vidalama yöntemi ile sıradan bir montaj tekniği uygulanması yeterli.

Ebatlar
22.2 mm x 139,7 mm

3657,6 mm – 4876,8 mm – 6090 mm ( Alternatif Boylar )



CorrectDeck Signature
Signature adlı ürünün özelliği, yan yüzeylerinde açılmış oluklar ve kullanılan Correct-TY gizli bağlantı elemanı sayesinde çok daha hızlı ve kolay montaj imkanı sunması. Hızlı ve kolay montaj imkanı sunmasının yanı sıra estetik açıdan da yuzeyde çivi ve vidaların görünmemesi kullanıcı açısından tercih edilen bir özellik.

Ebatlar
22.2 mm x 139,7 mm

3657,6 mm – 4876,8 mm – 6090 mm ( Alternatif Boylar )

Classic tip döşemeden yegane farkı montaj aşamasında kolaylık sağlayan yan yüzeylerdeki oluklar. Diğer tüm ebat ve özelliler aynı.

Web: www.2d.com.tr

www.correctdeck.com

Neden Ahşap?

Zamana kalsa,

Ahşabı seçerdi: Ahşap, uzun ömrüyle zamana yıllarca eşlik ederdi…
Telekomünikasyon hatlarında kullanılan ahşap direklerin hizmet ömrü 50 yıl, ahşap karayolu köprülerinin de öyle, ön koruma işleminden geçmiş çam doğramanın ise 60 yıldır. Aynı alanlarda beton, çelik ve PVC'nin ömrü ahşabın ömrünün yarısına bile ulaşamıyor. Ahşap, fiziksel özelliklerini tarih sürecinde kanıtlamış bir yapı malzemesidir. Günümüz teknolojisinin ürettiği koruyucu maddeler ve yöntemlerle daha da üstün özellikler kazanmıştır. Birlik'te, eski bilgilerimizi tazeleyecek çağdaş teknoloji ile birleştireceğiz .

Depreme sorsanız,

yapı malzemeleri arasında en güveniliri (?) ahşap derdi. 17 Ağustos depremiyle bilinçsiz inşa edilen tüm yapıların onbinlerce cana mal olduğunu gördük. Şu anda benzer fay hattına sahip Kaliforniya'da deprem riski “sıfır”a yakındır. Bu rakam, deprem olasılığının değil, depremin vereceği olası hasarın rakamıdır. Çünkü artık Kaliforniya'da konutların %99'u ahşaptır. Biz ise hâlâ, ahşaba göre 30 misli ağır betonarme yapıların, daha sağlam nasıl yapılacağını tartışıyoruz. Şehirler ortalama 20 yılda rant ve fonksiyon farklılaşması ile kabuk değiştirir. Birlik'te bugünden itibaren alacağımız önlemlerle ahşaba hayatımızda daha çok yer vermeye başlarsak, hem sağlıklı yaşam olanağına kavuşur, hem de tüm deprem riskinden her gün biraz daha uzaklaşmış oluruz. Hiçbir ticari ya da mesleki amaç, insan hayatından daha değerli olamaz.

Alevlere baksanız,

en güvenli yapı malzemesinin ahşap olduğunu görürdünüz.Ahşap ısı geçirmeme ve kömürleşme özelliklerinden dolayı yangına 30-90 dakika dayanabiliyor. ABD'de spor salonu gibi büyük kalabalıkları barındıracak yapıların, yangın tehlikesine karşı ahşap karkasla inşa edilmesinin nedeni bundandır.

Birlik'te ahşabın yeniden keşfi, doğal afetlerdeki can kayıplarını önlemekle kalmayacak, beraberinde doğal dengelerin korunması, yeni estetik değerlerin ve sağlıklı yaşam koşullarının kazanılması gibi önemli yararlar da sağlayacaktır.

Bir bilene danışsanız.

Bir ahşap ustasına, bir mimara, mühendise… Ahşap kadar geniş olanaklı bir başka malzeme daha sayamazdı. Ahşap, hafifliği nedeniyle, büyük ve geniş açıklıkları geçebilir. Tacoma Dome'da (Tacoma, A.B.D.) ahşap ile kolonsuz 162 metre geçilmiştir. Niçin ahşap-çünkü bu tip konstrüksyonlarda ahşap sadece ağırlığı ile değil, korozyona ve hava şartlarına dayanıklı olması, üstün akustik özellikleri ve en önemlisi ısı değişiklikleri ile boyut değiştirmemesi nedeniyle tercih edilmektedir. Ahşap yapının hiçbir gizliliği yoktur. Mimari tasarımı ve mühendislik sistemi herkesçe kolaylıkla okunabilir. İşte bu, bu yapı malzemesinin özgür ifadesidir. Ayrıca ahşabın çelikle, betonla mükemmel kombinasyonları da bilinmekte. Birlik'te, Birlik'in “bilimsel kimliği” ile karşılaştırmalı değerlendirmeler, araştırma ve analizler yapılarak her malzemenin kullanılacağı en uygun yere yerleştirilmesi hedeflenmiştir.

Kendinize sorsanız,

ahşabı, sıcak ve sağlıklı diye tanımlardınız. Ahşap toz barındırmaz, kolay temizlenir, nefes alır. Ayrıca mikroorganizmaların da ahşapta plastiğe oranla çok daha az yaşadıkları saptanmıştır. Üstelik ahşap, ortam ısısının değişiminden en az etkilenen malzemedir. Ahşabın elastikiyeti, üzerinde yürüyen, koşan, zıplayan bacaklarımızın sağlığı için de çok önemlidir. Ahşabın insan sağlığı için önemini bilen ahşap dostları, bu bilgilerini paylaşmak için de Birlik'te toplandı.

Doğaya kalsa...

Doğa da ahşaptan yana. Ahşabın en çok kullanıldığı ABD ve İskandinavya gibi ülkelerde orman alanları, ahşabın az kullanıldığı ülkelerin aksine, büyüyor. Ahşap kullanımını teşvik, orman alanının büyümesini de teşvik ediyor. İşte, bilinçli yaklaşım ve koruma önlemleri ile, yıllarca Uzak doğunun tomruk ihtiyacını bile karşılayan Amerika'nın ormanları her yıl büyümekte. Yapı sektöründe ahşabı kullanan tüm ülkelerde bu böyle. Bu yüzden “GreenPeace” örgütü yapıda ahşap kullanımını destekliyor. Artık ormanların, ancak “tüketim bilincine sahip” kullanıcılar tarafından gerçekten korunabileceği anlaşılmıştır. Yeni dikilen ağaçların, havanın karbondioksitini yaşlı ağaçlara göre çok daha hızlı filtre ettiği, bilinmektedir. Bu yüzden Birlik de, bilinçli bir kesim ile orman yüzeyini yenilemenin, ekolojik dengelerin çok daha çabuk kurulmasını sağlayacağı görüşünü paylaşıyor.

Öngerilmeli karkas kiriş

Genellikle viyadüklerde kullanılır. Kiriş demirleri hazırlandıktan sonra vinçle kaldırılarak kalıbına konur. Kalıbın tek tarafından gerilme verilecek alt demirler geçirilir gerdilir ve kalıba beton dökülür.

çatı sistemleri

K.K sistemleri






WİNG sistemi


uzay kafes sistem

Uzay çatı sisteminin avantajları

# Çabuk çizim, imalat ve montaj
# Kısa sürede, düşük maliyetli uygulama
# Projelerde çağdaş çözümler
# Değişken modül ve yükseklikler
# Fonksiyonel kullanım imkanı
# Aydınlatma ve havalandırma sistemleri ile beraber kolay uygulama
# Serbest çizim
# Estetik görünüm
# Korozyona karşı yüksek dayanıklılık
# Her türlü çatı kaplama materyali ile değişik uygulama imkanı iç ve dış çevrede dekoratif görüntü yaratır
# Sistem elemanlarının kolay taşınma ve depolanma imkanı
# Yerde ve havada montajda çabukluk avantajı
# Uzay çatı üç boyutlu çok rijit bir yapı tarzıdır.
# Bu yüzden düşük sistem yükseklikleriyle büyük açıklıklar geçilebilir.

Çelik Yapı Ekonomik mi? Projeye Bütünsel bakın

PROJELERINIZE BÜTÜNSEL BAKMASINI BILMEZSENIZ EKONOMIKLIK HESABI YAPAMAZSINIZ

Çelik yapilarin sagladigi yararlari çok genel olarak dogrudan yararlar, dolayli yararlar ve toplumsal yararlar olarak söyleyebiliriz. "Peki, ekonomiklik neresinde bu yararlarin?" derseniz, ben genel olarak "yarar" dedigim zaman bundan ekonomik olmayi anliyorum, bundan kazanç elde etmeyi anliyorum, ucuzun ekonomik oldugunu anlamiyorum. Bizdeki ekonomi anlayisi budur; ucuzsa ekonomiktir. Hayir, ucuz ekonomik degildir. O ucuz bina yikilirsa ekonomik olmaz.

"Çok pahali degil mi?", "Kaç kattan sonra ekonomik?", "Türkiye'de uygulamasi var mi?", "Biz bunu yaptirmaya kalksak kim yapacak?", "Bu çelik yangina dayaniyor mu?", "Paslanir mi?", "Çok sallanmaz mi?" Bunlar bize en çok sorulan sorular. Simdi "Çok pahali degil mi?" sorusunu sonra yanitlamak üzere bekletip digerlerini kisaca yanitlarsak, "Kaç kattan sonra ekonomik?" bu sorunun yaniti yok. Tamamiyle projeye, açikliklara ve kullanilan sistemlere bagli olarak degisir bu. Bir takim rakamlar söylenir, 6 kat, 12 kat, 10 kat... Bunlar yanilticidir. Tek katli hafif bina da yapabilirsiniz, çok katli tüp bina da. Türkiye'de uygulamalari var mi? Evet, var. Türkiye'de uygulayabilecek insanlar da var, ama Türkiye'de uygulayabilecek yer bulamadiklari için yurt disinda satiyorlar onlar da teknolojilerini. Yangina dayanir mi? Paslanir mi? Bu sorular da aslinda geçersiz, çünkü bir çok yeni teknolojiyle çeligin bu sorunlarinin üstesinden gelmeniz mümkün. Düzgün yapilmis çelik yapi yangina karsi dayaniklidir, çünkü yangina karsi önlem aliriz. Bunun bir çok yöntemi var. Ekonomiklik hesabi içinde böyle bir maliyetin de hesaba alindigini bilmek gerekir. Gerekiyorsa paslanmaya karsi koruma, gerek disaridan içeriden elemanlara bakarak teknik detaylar yapilir, korozyona karsi da öyle. Bir de beton kendiliginden yangina ve korozyona dayanikli degil onu da korumak gerek, bunu da hatirlatmakta yarar var. Çok sallanir mi? sorusu ise bazi kaygili mimarlardan geliyor daha çok, bu da sistemi nasil kurdugunuza bagli, çok sallayabilirsiniz de fazlasiyla tutabilirsiniz de, bu bütünüyle projenizi nasil kurguladiginiza bagli.

Malzeme saplantimiz var...

Simdi çelik tasiyicili yapilara bütünsel bir bakis açisi getirmemiz gerekiyor, dogru anlayabilmek için. Dogrudan yararlari, dolayli yararlari ve toplumsal yararlarini gözden geçirmeliyiz. Önce elimizde ne tür malzemeler oldugunu hatirlamak lazim, bunu hatirlamakta yarar var Türkiye'de, çünkü nereye baksaniz beton dolu. Ahsap, tas, betonarme, çelik, cam, alüminyum, plastik, kagit gibi yapi malzemeleri var bilinen, belki baskalari da vardir ama genel olarak bunlar tasiyici olarak kullanilabilen elemanlar. Bunlarin içindeki betonarmenin Arme'si de çeliktir aslinda, çeligi baska bir sekilde kullaniyorsunuzdur burada. Bunlarin seçenek oldugu, tasarimda özgürlük getirdigi bilinmeli, ama biz bunu pek bilmiyoruz, biz sadece beton kullaniyoruz. Böyle bir takintimiz var, malzeme saplantimiz var.

Degisik tasiyici yapilar aslinda degisik formlar, dokular, yapilar, üretim, isleme, yerlestirme ve diger elemanlarla baglantilar ve iliskiler açisindan da degisiklik gösteriyor. Binalari karsilastirirken, iki farkli tasiyici yapiyi karsilastirirken, betonarme ya da çelik ya da bir baska malzemeden, pek çok seye dikkat etmek gerekiyor. Bizde genellikle yapilan hata, karsinizdaki insaat müteahhitiyse "metrekaresi kaça geliyor?" diye soruyor size. Bu soruya yanit vermeniz gerekiyor, bunun sonucunda da beton pahali ya da çelik pahaliysa birinden birini eliyorsunuz. Halbuki bir projenin bütünsel olarak ele alinmasi gerekir. Degiskenlerden birine saplanirsaniz dogru ekonomiklik hesabi yapamazsiniz. Teke tek karsilastirmak olanaksizdir. Malzemeyi tasiyici olarak karsilastirmak ekonomiklik açisindan dogru degildir. Yani çelikle betonu tasiyici olarak karsilastirmayla dogru ekonomiklik hesabina gidemezsiniz.

Tipatip kullanilmasini da olanaksizdir. Yani beton kirisi kaldiralim yerine çelik kirisi koyalim, beton kolonlari da çikartip yerine çelik kolon koyalim, sonra ikisinin maliyetini karsilastiralim, bizde "beton ile çeligi biz karsilastirdik ve çok pahali çikiyor" dedikleri zaman yapilan hesap bu. Ayni açikliklari ve ayni hesaplamayi hem çelik, hem beton yaparsaniz ya betonu beton gibi ya da çeligi çelik gibi kullanmamis olursunuz. Bir elemani kendine göre hesaplamazsaniz sonuç da dogru çikmaz. Bütünsel yaklasim gerektiriyor, o kesin.

Ekonomi tasiyicida degil, projenin bütününde aranir...

Yapinin tümünü, bütün yönleriyle ve bütün bölümleriyle ele almalisiniz. Sadece karkasi karsilastirmayacaksiniz. Dis kaplamasini, içindeki mekanik detaylarini ve binayi olusturan projenin cidarlarindan geçen herseyi göz önüne alip, yapiya bakip, "bu binanin su parametresini degistirirsek ne degisir?" diye bakarsaniz, dogru bir ekonomiklik karsilastirmasi yapmak mümkün olabilir. Parayi kullanmak kayip degildir. Bizde bir seye para yaratirken, "Aa çok pahali!" deyip birakilir. Oysa bu masrafi göze aldiginiz, bu parayi kullandiginiz zaman, belki baska bir yerde kaybedeceginiz parayi kaybetmeyeceksinizdir. Bu parayi kullanmak, o masrafi göze almak, baska bir yerden fayda getirebilir. Onun için bütün projenin etrafindan bir çizgi çekiyorum ve giren çikan parayi, giren çikan fayda ve zarari veya kaybi göz önüne aliyorum.

Çelik yapilarin dogrudan yararlarini kisaca özetlersek, bir kere ayricalikli bir mimariyle ilgileniyorsunuz. Hafif bir yapi, betonarme ile karsilastirmak istemiyorum ama çelik kendi içinde hafif bir malzeme. Betonarme ile bu anlamda karsilastirirsak yapinin bütünü asagi yukari yüzde 40-50 daha hafif oluyor. Isçilik ve islemede de kazanç saglaniyor.

Hafif isler yapiliyor, santiye disinda üretim ve kontrol yapmak olanagi var çelikte, çünkü çelik fabrikalarda üretiliyor. Servislerinin tasiyici yapiyla uyumu ve adeta birbirinin içine geçmesi de dogrudan bir fayda. Yüksek dayanim da çeligin büyük olanaklarindan birisi. Çelik yapida ayricalikli mimari dedigimiz zaman, büyük, genis hacimlerin, ferah alanlarin, küçük kolonlarin kullanimi söz konusu. Küçük kolon kullandiginiz zaman daha fazla kullanim alani ortaya çikiyor. 30 katli bir binada yaklasik 300 metrekare yer kazanimi hesapladik. Bu kolonlarin sirf kesit alani, kolonlari siyirarak geçmedigimizi düsünürseniz, kolonun çevresinde kullanilmayan bir alan oldugunu da düsünürseniz, bu oran çok rahatlikla iki katina çikabilir. Toplamda yüzde 3-5 daha fazla kullanim alani elde ediyorsunuz.

Endüstriyel mimari sansiniz var hakikaten milimetre sasmayan ölçüler, hesaplamalar, toleranslarda uygulamanizi kurgulamaniz çok kolay. Kuru yöntemlerle insaat yapiyorsunuz. Temiz bitisler var ve tamirat gerektirmiyor. Hafif yapi malzemesinin avantajlari, yüksek dayanim sagladigi için daha az malzeme, daha az nakliye, daha hafif ve küçük çekirdek söz konusu. Mühendisligin tanimi bana göre dogru malzemeyi dogru yerde kullanmak ve en yararli sekilde kullanmak. Hiçbir zaman herseyi çelik yapin diye bir israrimiz yok bizim. Eger bir ofis yapi yapiyorsaniz ve ortada bütünsel bir çekirdeginiz varsa, betonarmeyse, onu tutun diyoruz zaten. Biz o zaman dösemeler ve dis çerçeveyi çelikte çevreleyelim, bina yine yüzde 40 hafiflesin, ama sizin çekirdeginiz de hafifleyecek, temelleriniz de. Böylece bilesik, kompozit bir yapi yapalim. Iki malzemeyi de faydali yönde kullanalim diyoruz. Temelerden de böyle kazanç saglanacak, temellerdeki kazanç özellikle zayif zeminlerde ve kullanisli bodrum katlarinda çok önemli. Çelik yapiin bir avantaji da endüstriyel olmasindan dolayi elemanlari da çok tekrarli ve benzer elemanlar oldugu için üretimleri otomatik makinalarla yapiliyor artik. Yani bilgisayarda çizilen bir programa gidiyor o programlar da makinadan çikartip size bitmis olarak veriyor. Bu tür bir çelik üretiminde endüstriyellesme söz konusu. Burada da çok büyük kazançlar var tabii, hem para, hem zaman olarak. Yapim sonrasi degisiklik gerekiyorsa çelik tasiyicida sisteme ekleme, çikarma yapmak çok kolay. Yapiyi çelik yaparsaniz daha fazla kat ekleyebiliyorsunuz. Çelik eklenince kat çikabiliyorsunuz, degisiklikler yapabiliyorsunuz. O zaman yine çeligin avantajlari var. Söküp yeniden kurmak isterseniz bu da mümkün. Santiye disinda üretim ve kontrol da bir fayda sagliyor. Çünkü santiyede yaptiginiz hersey çok pahali oluyor, çünkü yerinde yapmaya çalistiginiz için hem teknik anlamda, hem kalite, hem de isçilik anlaminda pahali oluyor, çelikte ise bu kolay.

Çelik yapiyi tamamiyle fabrikada üretip santiyede kurup bitiriyorsunuz. Endüstriyel bir üretim oldugundan hatalar çok az ve bunun da ekonomiye katkisi var. Bir de yil boyunca bina üretebiliyorsuz, "kar yagdi, yagmur yagdi yapamadik" gibi bir sorun yok. Servislerin tasiyici yapi ile uyumunda bize en büyük avantaji kat yüksekliginde sagliyor. Ayni binayüksekligine daha çok kat sigdirabiliyorsunuz. Binanin yüksekiligini düsünürseniz sirf cepheden kazanacaginiz, camdan kazanacaginiz para bir takim baska maliyetleri örtüyor. Degisen kullanici istekleri de çok önemli. Çelik yapiyi açip görmek, kontrol etmek istediginiz yeri açip, istediginiz yeri degistirme sansiniz var. Bina içinde yasanirken de bunlar yapilabiliyor.

Binayi hafifleterek depremden koruyun

Dayanikli bir yapi çelik, depreme de dayanikli. Hafif oldugu için üzerine alacagi deprem yükleri de, sogurmasi gereken enerji de, yutmasi gereken deprem yükü de az oluyor. Esnek oldugu için aldigi yükleri çok iyi yutabiliyor bina. O enerjiyi yuttugundan binanin içindeki insanlar ve malzemeler çok az zarar görüyor, can kaybi olmuyor. Bu da bir ekonomik deger. 10 bin yillik mimari gelenegi olan bir ülkeden bahsediyoruz ama hala insanlar depremlerde camlardan atliyor biryerlerini kiriyorlar. Maalesef yapi sektörümüzün geldigi durum bu!

Hasar orani diye bir sey var deprem sertnamelerinin hepsinde. Göze alabileceginiz hasar oranini belirliyorsunuz burada. Bütün parametleri göze alarak bir hasaplama yapiyorsunuz, binanizi buna göre sekillendiriyorsunuz. Depreme dayanikli binanin nasil yapilmasi gerektigine karar veriyorsunuz. Son depremdeki fotograflar olmasin istiyorsunuz. Can kurtulsun, içindeki malllarimiz kurtulsun istiyoruz. Depremden sonra da binayi kullanmaya devam edelim istiyoruz. Depremin ötesinde beklenmedik bir yük gelirse hasar ne durumda olur bilmek istiyoruz, bütün bunlar asama asama binanizin tasariminda getirecegi yükleri arttiracak. "Depremden sonra kullanilacak mi?" sorusuna "Evet" diyorsaniz o zaman çelik yapmaniz gerek. Ayni binayi betonarme yapmaya kalkarsaniz çift tarafli donati ve alinan bütün diger önlemlerle o bina çelikten çok daha masrafli olacaktir ve agirligi ne yapacaksiniz? Newton'un kafasini elma düstü F= mxa dedi, bizim kafamiza binalar düstü ama hala hiçbir sey anlamiyoruz. Depremde kontrol edebileceginiz hiçbir sey yok, tek kontrol mekanizmasi binanin kütlesini hafifletirseniz ucuz atlatiyorsunuz., agirlastirdiginizda daha çok önlem almaniz gerekiyor, depremden aldignii pay iki katina çikiyor.

Yapim süresini kisaltarak kazanin!

Statik hesaplar tamamiyle bilgisalar ortaminda yapiliyor, yapim süresi hizli, yapim süresini yari yariya indirebiliyorsunuz ya da üçte birine. Erken kullanima açabiliyorsunuz, erken satisa geçebiliyorsunuz ve finansal kazançlar saglayabiliyorsunuz. Paranin zaman degeri var. Mevsimden bagimsiz insaat yapilabildigi için de kazançlisiniz. Binanin yapimi durmuyor, diger yapilarda oldugu gibi. Siz bir bina yapmaya basliyorsunuz projeniz 24 ay sürüyor, o sizin basladiginiz zamanki ekonomik durumla 24 ay sonraki ekonomik durum çok farklilik gösterebiliyor. Borçlu kalabiliyorsunuz, satamiyorsunuz. Binayi çelik yaparak 24 ay yerine 9 ayda bitirebilmeniz belki de piyasadaki dalgayi yakalayabilmenize olanak sagliyor. Bu finansal kazançlar nereden geliyor? Simdi binanin tümününü ele alalim, yüzde 100 olsun. Cami, kapisi, çerçevesi, bina asansörü dahil bütçeyi aldik, 100 olan bir bütçeyi. Binanizin lüksüne göre karkas yüzde 5 ile 15 arasinda degisir. Türkiye'de yüzde 15 olsun. Konutda yüzde 30 olabilir. Tasiyici yapi, yüzde 100'ün yüzde 15'i. Çelik yüzde 20 daha pahali olur, yüzde 25'in yüzde 15'i, hesapladiginizda bu fark bütçenin tamaminda, yani yüzde 100'ün içinde yüzde 3-4'e karsilik geliyor. Burada satici numarasi yapmiyoruz, ekonomiklik hesabi yapiyoruz, diger faydalarla da bu farki kapatiyorsunuz. Yukarida bir çok fayda saydik simdiye kadar, birinden birisi dise dokunur herhalde.

Nakit Akisi diye bir kavram var. Bir kere insaat yapmaya basliyorsunuz cebinizden para çikiyor. Bütün bunlari hesapliyorsunuz, bugün harcadiginiz para, üç gün sonra harcadiginiz paraya bakiyorsunuz. Bugünden dönüp bakiyorsunuz, bir de projenin bittigi döneme bakiyorsunuz. Nakit Akisi'nin bugünkü degerinin daha iyi olmasina bakmalisiniz. Bugüne indirgiyorsunuz. Simdi bu hesabi yapmak lazim projenin ekonomikligini hesaplamak için. "Metrekaresi kaça" ile olmuyor bu is.

"Metrekaresi kaça?" ile olmuyor bu is, çelik bina yüzde 6 daha kazançli

Istanbulda bir kule projesi için bütün projeyi karsilastirmak konusunda anlastik. Bana bütün nakit gelir ve giderler akisi tablosunu verdiler. Grafikte gördügünüz kirmizi olan egri çelik ve mavi olani da beton. Bunlarin nakit akislarini da grafik haline getirdik. Çelik tasiyicili yapi betonarmeye göre yüzde 5 daha pahali, alt alta koyup maliyetleri hesapladiginizda, çünkü betonarme 29.6 milyon dolar, çelik 31 milyon dolar, arada fark var. Yapim süresine bakarsak çelik için 13 ay, betonarme 22 ayda yapiliyor. Profesyonel bir emlak pazarlama kurulusu teklif vermis "satisa bitimden alti ay önceden baslarim" diye. Binayi yaparken sona dogru masraflar hizlaniyor, pahali bölümler var. 13 aydan 6 ay geri gidince yapinin 7. ayinda satisa baslayip 9.-10. ayinda nakit girisi sagliyorsunuz. Para kazanmaya basladiginizda o bütçenin geri dönüsü daha önceden basliyor. Bu projede 31 milyon dolarlik binayi 23.6 milyon dolarlik nakitle bitiriyorsunuz. Yani bu demektir ki, baslarken bankadan kredi almissaniz paranizi bitirmediyseniz üstünün kalan kismiyla "repo" yapabilirsiniz veya eksik kredi kullanirsiniz. Ayni durum betonda da var ama etki çelikten daha geç ve oransal olarak da düsük.Tabii bunlar kagit üzerinde olanlarlar gerçekte farkliliklar olur ama betonarme için daha dokuz ay bitirme zamani oldugundan sikistiriyorsunuz. Çelik maliyetleri alt alta koydugunuzda yüzde 5-10 daha pahali ama bugüne indirgenmis degere baktiginizda (NPV) çelik yüzde 6 daha degerli, yani paranizi çelik bir yapiya yatirdiginizda yüzde 6 daha kazançli bir is yapmis oluyorsunuz.

Toplumsal kazançlar da unutulmamali...

Çeligin dolayli faydalarina gelince, çelik tasiyici yaptiginiz zaman kullanim esnekligi, hizli yapi ve finansal kazançlar var. Esnek hacim ne demek? Kullanim amaçlarinin degismesi halinde sizin o hacmi degisik amaçla kullanabilmemiz demek. Çelikte istediginiz gibi degisik kullanimlar elde edebilirsiniz. Çelik bir yapida yapisal degisiklikler yapabilirsiniz. Kiris kaldirabilirsiniz, siklastirabilirsiniz, kolon kaldirabilirsiniz, önlem alarak ama tabii. Bu bina ofisse on kez, yirmi kez degisebilir. Kullanicilar degismese bile içindeki tesisati degistirebilirsiniz. Sistemlerin ömrü doldugunda degistirme çok kolay. Teknolojik donanimda da bu söz konusu. Bilgisayar ve telefon isletim sistemleri için de kolaylik saglar.

Çelik yapilarin toplumsal kazançlari da söz konusudur ama bizde bunlar hiç düsünülmez. Tasima, geri kazanim ve alt yapida kazançlar var. Çelik bir kez geri dönüsebilen bir malzeme, defalarca geri kazanabiliyorsunuz. Sizin binanizi tasiyan kolon aslinda bundan önce buzdolabi, firin ya da araba olabilir, hurda toplama isi Türkiye'de de çok geçerli. Çelik bu nedenle kaybolmuyor. Depremden sonra söylentiler çikti "yurt disindan hurda çelik getirdiler o yüzden binalar çöktü" diye, bunlar eksik bilgi. Yeni malzemeden, yeni demir cevherinden de yanlis üretim yaparsaniz sorunlu çeliginiz olur. Hurdayi da gayet güzel ergitip kaliteli çelik haline getirebilirsiniz. Ancak üretimde gerekli standart, kontrol ve güvencenin olmasi kaydiyla. Lütfen, aldigini malzemenin kalite belgesine bakin!

Diger toplumsal kazançlarda ise daha az nakliyeyi söyleyebiliriz. Yollar daha az yipraniyor, kamyonlar da az çalisiyor, çevre daha az kirleniyor. Bir diger toplumsal yarar da ahsap iskele kalip kullanmiyorsunuz, çelik yapilarda kalip yok. Ankara Paneli'nde ilginç bir noktaya deginildi; "Biz önce ahsap yapiyoruz yapiyi içine beton döküyoruz betonarme oluyor veya tüm yapiyi çelik kalip yapip yine içine beton döküyoruz tünel kalip yapi oluyor" diye. Bir de sahiden çelik yapmayi denesek!

Yapi sistemini sorgulamak lazim

Simdi bütün bu faydalari varken Türkiye'de neden çelik yapilar yapilamiyor? sorusuna gelirsek, bizde ekonomi hesabi bilen mal sahibi yok. Bankalar kredi vermiyor, o zaman parayi koyan ne kadar verirse o kadarlik bina yapiyorsunuz. Ekonomi hesabi bilen mal sahibi gerekiyor. Iyi mimarlarimiz var fakat mimarlarimizin uygulama noksanligi nedeniyle de detay ihtiyaci var. Proje sirketlerine düsüyor is, insaat müteahhitleri yapiyorlar bizde yapiyi ama insaat müteahhitleriyle çelik yapi yapamiyorsunuz Proje Denetim Sirketleri de yok. Insaat müteahhitti daha önce çelik yapmamis oluyor, çelik bilen elemani olmuyor ama "beton kontrolörü" oluyor onlarin ve tabii eninde sonunda kendi yapabilecegi yapiya yöneliyor ya da "ben yapmam baskasina yaptir" diyor.

Kat karsiligi müteahhite verdiginiz zaman para vermiyorsunuz. Para verecek banka da yok, müteahhit de önceden satiyor, mimari da kendi buluyor, projesini de kendi seçiyor, nasil uygulaniyor kontrol edilmeden binayi yapiyor. Bu sistem dogru degil bir kez bunun degistirmemiz gerek. Proje Denetim sirketleri yeni yeni basladi Türkiye'de. Mühendislerin konusunu bileni az, bilmedigini söyleyeni ise daha da az. "Hesabi zor" denir çeligin, aslinda zor degildir ama bilmeyene elbette zor. Tüm bu bilgilerin isiginda özetlersek, yapinin tümünü, tüm yapim süreçleriyle ve zaman grafigi içinde ele alarak projeyi degerlendirirseniz o zaman projenin gerçek ekonomikligini hesaplayabilirsiniz. Ekonomi bilen mal sahibi, "çelik yapabilirim, istedigim tasiyici malzemeyi seçmeye özgürüm" diyen bir mimar ve projeyi ekonomi, güncel teknoloji, etkin kontrol altinda üretebilecek proje yönetimini biraraya getirebilirsek, o zaman çelik veya çelik- beton bilesik tasiyicili yapi yapabiliriz. O zamana kadar ille de beton yapilan yapilar, ekonomiklikten sadece ucuzlugu anlamakta israr eden yapi sektörümüzün görev zararlari olarak mal sahibine ve depreme yük yaratmaya devam edecektir, toplumun ve ekonominin gelecegini ipotek altina alarak, hele de Istanbul'da...

Ö. Selçuk ÖZDIL TUCSA Kur. Üy. ve TradeARBED Türkiye Gen. Müd.

Kaynak:


http://www.tucsa.org
www.civilturk.com

Yarı Rijit Birleşimlerin Üç Boyutlu Çelik Yapı Davranışına Etkis

Depreme dayanıklı çelik yapı tasarımında yapının malzeme, geometri gibi temel özelliklerin yanında kolon-kiriş birleşim davranışının da dikkate alınması gereklidir. Geleneksel çelik yapı hesaplarında kolon-kiriş birleşimleri rijit veya mafsallı olarak kabul edilmekte ve bu iki sınır durum arasındaki birleşim davranışı gözönüne alınmamaktadır. Son yıllarda yapılan deneysel çalışmalar, kolon-kiriş birleşim noktalarının yarı rijit olarak ele alınmasının daha gerçekçi sonuçlar verdiğini ortaya koymuştur. Deneysel sonuçlardan yola çıkan çeşitli araştırmacılar, yarı rijit birleşimlerin modellenebilmesi için çeşitli matematiksel modeller önermiştir. Bu modellerde yarı rijit birleşimlerin moment eğrilik ilişkileri birleşim tipine gore tanımlanmıştır. Bu çalışmada, yarı rijit birleşimlerin yapı davranışına olan etkilerinin gözlenebilmesi amacıyla literatürde Orbison çerçevesi olarak adlandırılan üç boyutlu bir yapı incelenmiştir. Kolon-kiriş birleşimleri rijit ve yarı rijit alınarak birinci ve ikinci mertebe doğrusal elastik analiz yapılmış ve elde edilen sonuçlar karşılaştırılmıştır. Birleşim tipinin yapının göçme yüküne olan etkisini incelemek amacıyla malzeme ve geometri bakımından doğrusal olmayan itme analizleri yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar grafik ve tablolar halinde sunulmuştur.

M. SEÇER, Ö. BOZDAĞ
Dokuz Eylül Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü

çelik ve kaynak

Az miktarda karbonla birleşmiş ( %0.5-1.5 ) demir. Çelik, su verilerek veya başka madenlerle birleştirilerek çok sert bir hale sokulabilir. Çelik, demirden çok daha sert ve daha hafif olup, daha iyi işlenebilir. Elde edilmesi ve içinde bulunan maddelerin oranları bakımından çeşitli adlar alır.

Çelikler, elde edilişleri bakımından;

* Siemens-Martin çeliği,
* Bessemer çeliği,
* Thomas çeliği ve
* Elektro çeliği

olarak dörde ayrılırlar.

Bunların dışında;

* Krom çeliği,
* Manganez çeliği,
* Tungsten çeliği,
* Molibden çeliği,
* Silisyum çeliği

gibi alaşımlı çelikler vardır.

Yapı işlerinde ve özellikle betonarmede "Thomas çeliği" denilen, haddeden geçmiş, genel olarak yuvarlak çubuk halindeki yumuşak çelik kullanılır. ( Alman normuna göre St 37 ). Bu çeliğin kırılma dayanımı 3700-4200 kg/cm2'dir. Zahiri esneklik sınırı 2000-2600 kg/cm2'dir. Zahiri katsayısı 2100000 olup, çapının 15 katı uzunluktaki deney çubuğunun kırılma haddindeki uzama miktarı çubuk boyunun %20-22'si olur. Çelik kesiti ince taneli ve homojen olmalı, leke, karınca, çapak, boşluk ve yarık bulunmamalıdır.

Çelik, sağlamlığı, özellikle esneklik ve uzama nitelikleri sayesinde dökme demiri ve demirin yerini aldı. Bessemer (1855), Martin (1856), Thomas (1878) yöntemleri çeliğin endüstrileşmesini sağladılar. 1889 Uluslararası Paris Sergisi demirin doruğa ulaşmasını kutlarken, kısa bir süre sonra 1900 Evrensel Sergisi çeliğin zaferini ortaya koydu. 1885-1895 arasında Chicago'nun maden iskeletli yapıları, Sullivan'ın önderi olduğu bir okulun ilk çalışmalarıdır. Modern mimarlığa damgasını vuran yeni kuşak 20. yy.'ın başlarında çeliği daha yaygın olarak kullanmaya başladı. Gropius ( Fagus fabrikaları, 1929 ), Pierre Chareau ( Paris'te Dr. d'Alsace'ın evi, 1928 ), Mies Van der Rohe ( Barcelona Sergisi'ndeki Alman Pavyonu, 1929 ) bu dönemin önemli uygulayıcılarıdır. Çelik, yeni mimarinin geliştirilmesindeki önemli rolünü günümüzde de sürdürmektedir.

Demir cevherinden demir elde eden ilk topluluğun M.Ö. 2000 yıllarında Hititler olduğu kabul edilmektedir. Gerçekte ise değişik zaman ve yerlerde farklı topluluklar demiri keşfetmiş, onun üstün özelliklerinden yararlanarak kendilerine çeşitli araç ve gereçler yapmışlardır.

1700-1800'lerde izabe teknolojisinin gelişmesi ile demirden çok daha üstün özelliklere sahip olan çelikler üretilmeye başlanmıştır.

Çelik konstrüksiyon sanayii esas olarak muhtelif çeliklerin yarı mamul olarak kullanıldığı, bunlar üzerine çeşitli kesilme, şekillendirme, birleştirme yöntemlerinin uygulanarak amaca yönelik yapılar elde edilen bir üretim dalıdır.

Genelde iki ayrı kapsamda ele alınabilir;

* Bina, köprü, kule, baca, enerji nakil hattı direkleri gibi tesisler. Bu tesislerin yapımında genel yapı çelikleri denen düşük ve orta karbonlu, bünyesinde başkaca alaşım elemanı bulunmayan çelikler kullanılır.
* Çelik konstrüksiyon her türlü çelik makina, ekipman ve teçhizat yapımı olarak ele alınırsa bu tür imalat için bir malzeme sınırlaması düşünmek mümkün değildir. Düşük ve yüksek alaşımlı çelikler, paslanmaz çelikler, kaplamalı çelikler kullanılan malzemelerden birkaçıdır.

Çelik teknolojisinin gelişmesi ve üstün vasıflı çeliklerin üretilmesi ile bu malzemeler kullanılarak yapılacak imalat da çok büyük ölçüde çeşitlenmiştir.

Çeliği yarı mamul olarak kullanıp mamul haline getirecek bir proseste parçaların birleştirilmesi en önemli konu olarak ortaya çıkmıştır.

İlk birleştirme yöntemi şimdi dahi uygulanması sınırlı olan bir çeşit direnç kaynağına benzemekte idi. Birleştirilecek parçalar ısıtılıyor, sonra biraraya getirilerek dövülüyorlardı. Perçinleme 1900'lere kadar bir birleştirme yöntemi olarak yaygın şekilde kullanıldı.

Çelik konstrüksiyon asıl gelişmesini elektrik kaynağının bulunmasına borçludur. Elektrik kaynağını, ilk kimin bulduğunu söylemek zordur. G. Lichtenberg'in 1782'de parçaları elektrik kullanarak birleştirdiği bilinmektedir. Sir Humphrey Davy'in elektrik arkını keşfi (1080) önemli bir kilometre taşı olmuştur.

1881'de A. Meritems karbon çubukları kullanarak ilk ark kaynağını kurşun levhalar üzerinde yaptı. 1887'de Benardos, A. Meritems'in yöntemini geliştirerek ilk patenti aldı.

Kaynak teknolojisi asıl gelişmesini I. Dünya Savaşı'na borçludur. Savaç için kısa sürede çok sayıda gemi yapma ihtiyacını duyan başta ABD ve diğer ülkeler çabalarını yeni üretim yöntemleri üzerinde yoğunlaştırdılar. Sonuçta ark kaynağının en uygun yöntem olduğu konusunda birleştiler.

Savaş sonrası talepte olan düşme kaynak konusundaki gelişmelerde de bir yavaşlama yarattı.

Bu dönemde kaynağın kalitesinin iyileştirilmesi konusundaki çalışmalar ağırlık kazandı ve ilk örtülü elektrod 1927, toz flux 1935, TIG-1940, MIG-1948 keşfedildi.

Malzemelerin ve birleştirme yöntemlerinin gelişmesi ile kritik ekipman ve malzemenin yapımını mümkün kılan çelik konstrüksiyon teknolojisine paralel olarak yapılan imalatın yeterliliğini saptamak için gerekli tahribatlı ve tahribatsız muayene yöntemleri de gelişerek bugünkü seviyelerine geldiler.

çelik yapılar ve tarihcesi

ÇELİK YAPILAR

Demirin ilk kez M.Ö. 1500 yıllarında Kuzeydoğu Anadolu ve Kafkasya'da üretilip kullanıldığının bilinmesine karşın ülkemizde yapı malzemesi olarak yeterince bilinmeyen çeliğin değerlendirilememesi üzücüdür.
( Çelik ve Kaynağın gelişimi konusunda ayrıntılı bilgiler sayfanın sonunda verilmiştir. )
Yapı çeliği, homojen, izotrop ve sürekli denetlenerek üretildiğinden güvenli bir malzemedir. Yüksek dayanımı nedeniyle öz ağırlığının taşıdığı yararlı yüke oranı küçüktür ve montajı tamamlandığı anda tam yükle çalışabilme özelliği vardır.





Çelik çerçeveli yapı sistemleri, çok önemli olan bu üstünlükleri nedeniyle;
Büyük açıklıklı köprüler,
Endüstri yapıları ve
Spor salonları ile
Portatif ve prefabrik,
Taşıyıcı sistemleri özel,
Hızla yapılması gereken,
Temel zemini zayıf nitelikli,
Yatay yüklere dayanıklı,
Çok katlı veya yüksek yapılarda
geniş kullanım alanı bulmaktadır.

Ülkemizde çok yaygın olarak kullanılmakta olan betonarme yapıların çoğu çelik çerçeveli olarak yapılabilmektedir. Öte yandan, çelik çerçeveli yapılardan çoğunun betonarme çerçeveli olarak yapılması olanaksızdır.


ABD, Japonya, Almanya, İngiltere, İsveç, İspanya, Fransa ve Finlandiya gibi gelişmiş ve daha çok deprem bölgelerinde bulunan ülkelerde yapı çeliği kullanımının önemli oranlara ulaştığı görülmektedir.


TAŞIYICI SİSTEM MALZEMESİNE GÖRE YAPI TÜRLERİ
( JAPONYA )
Sözedilen ülkelerden Japonya'da, sık ve şiddetli depremlerin yok denecek kadar az can ve mal kaybına neden olmasına karşın ülkemizde verdiği felaket boyutundaki zararları önlemeye yönelik önemli bir çalışmanın bulunmadığı görülmektedir. Özellikle inşaat sektörü, az sayıda da olsa bu konuda bilgili elemanların çelik çerçeveli yapı önerilerine kayıtsız kalmaktadır.




Ofis Binası - Londra, GB
Ofis Binası - Tampere, SF
Uydu İstasyonu - Endonezya


Ülkemizde yapısal çeliğin kullanım alanları; demiryolu köprüleri, cebri borular, baraj kapakları ve endüstriyel yapılar ile sınırlı kalmıştır. Bu tür yapılarda bile çeliğin sunduğu olanaklardan yeterince yararlanılmadığı gözlenmektedir.
Çok katlı çelik çerçeveli konut, işyeri, hastane, otel vb. binaların bulunmamasına, betonarme yapılardan daha pahalı oldukları savı gerekçe gösterilmektedir. Ancak; çelik çerçeveli yapıların %50'ye ulaşan hafiflikleri, azalan deprem yükleri ile birlikte taşıyıcı sistem ve temel boyutlarının da küçülmesini sağladığından sözkonusu gerekçenin geçerli olmadığı ortaya çıkmaktadır. Asıl nedenin; çelik çerçeveli yapı sistemlerinin sayısız avantajları ile gerek tasarım gerekse üretim ve montajı konusunda mimar, mühendis ve yüklenicilerin yeterli bilgi ve deneyime sahip olmamalarından kaynaklanan korkularının olduğu açıktır.



ÇELİK ÇERÇEVELİ YAPILARDA MALİYET DEĞİŞİMİ
( İNGİLTERE )

Ortaya çıkan olumsuz tabloya karşın, çelik çerçeveli yapılar konusunda ileri ülkelerin deneyimlerinden yararlanılarak yapılacak bir atılım ile pek çok ülkenin önüne geçme şansının bulunduğu unutulmamalıdır.

NEDEN ÇELiK MALZEME ?

Pes pese yasadigimiz depremler hangi insaat malzemesinin depreme uygun oldugu sorusunu da gündeme getirdi. Bu soruya cevap aramadan önce hiçbir mühendisin aksini söyleyemeyecegi bir gerçegi vurgulamak yerinde olacaktir. Kurallara ve kisitlamalara uyarak, iyi projelendirilmis hiçbir yapi, malzemesi ne olursa olsun depremde çökmez. Tersine olarak, kötü projelendirilmis ve/veya kötü insa edilmis bir yapi da malzemesi ne olursa olsun depremde yikilmaya adaydir. Dolayisiyla, sorunun cevabi baska yönlerde aranmalidir.

Çeligin bazi nitelikleri ve depremde davranisa etkileri; Çelik, diger yapi malzemelerinin ya sahip olmadiklari ya da daha düsük düzeyde sahip olduklari bazi temel niteliklere sahiptir.

* Homojen ve izotrop bir malzeme olup, üretimi siki ve sürekli denetim altinda gerçeklestirildiginden güvenlidir.

* Yüksek mukavemetli bir malzeme olup öz agirliginin tasidigi yüke orani çok küçüktür. Diger bir degisle hafiftir.

* Çeligin çekme mukavemeti basinç dayanimina esittir.

* Çeligin elastiklik modülü diger yapi malzemelerine kiyasla çok yüksektir. Örnek olarak betonarmeye göre yaklasik yedi kat.

* Çelik sünek (düktil) bir malzemedir. Büyük bir sekil degistirme sigasi vardir. Betonarmeye göre onsekiz kat fazla.

* Çelik tasiyici elemanlar atölyede islendiklerinden santiyedeki montaj, hava kosullarindan büyük ölçüde bagimsizdir. Bu da yapim süresini kisaltir.

* Çelik yapida uygun bir planlama ile az iskeletli insaat mümkündür. Yukarida siralanan üstün niteliklerden depremde özellikle asagida belirtilenler etkilidirler:

* Çeligin betonarmeye göre daha sünek bir malzeme olmasi, depremde enerji yutmasi ve bazi biçim bozukluklarina ugrasa bile yikilmayabilme olanagini saglar.

* Çelik ahsap ve alüminyum hariç diger yapi malzemelerinden hafif yapilara götürür. Deprem etkilerinin agirlikla orantili olmasi, çelik bir yapida deprem yüklerinin neredeyse yari yariya azaldigini açikca ortaya koyar. Yapi yüksekligi arttikça bu özellik daha da belirginlesir.

* Siki ve sürekli denetimle üretilen çelikten mamül yapi elemanlari yerlerine monte edildikten sonra da birlesimleri dahil, gözle bile kontrole açiktirlar. Bir aksakligi saklama, olanaksiza yakin ölçüde zordur. Betonarmede ise beton döküldügü anda donati saklanir ve aksakliklarin tesbiti çok pahali ve zor islemler gerektirir.

* Onarim ve güçlendirmeye olanak saglamasi, bir deprem sonrasi önemli kolaylik saglar.

* Hizli ve hava kosullarindan büyük ölçüde bagimsiz insaat, önemli bir olanak saglar.

Çeligin bazi diger nitelikleri üzerine irdeleme

Çelikle ilgili olarak korozyona ugradigi, yangin dayaniminin azligi, pahali oldugu gibi elestiriler yapilabilmektedir. Bu niteliklere kisaca deginmek yerinde olacaktir.

* Çelikte korozyon konusu dogrudur. Açikta bulunan bir çelik eleman paslanir. Ancak siradan bir çelikte de açiktaki elemanlar günümüzde çok gelismis uygun boyalarla korozyondan en az on yil korunabilecegi gibi yeniden boyanmalari da her zaman mümkündür. Kompozit kullanimda ise beton korozyonu büyük ölçüde önler. Kaldi ki, betonarme yapi elemanlarinin ana unsuru olan donati çeligi de korozyondan etkilenir.

* Çeligin yangin dayanimi kompozit yapilarda betonarme yapilarla esdeger düzeye yükselir, yalin çelik yapilarda ise en basiti alçi siva olan çesitli yalitimlarla bu sorunu çözmek mümkündür.

* Çeligin pahali olmasi konusu bina türü ve katlarin sayisina göre degisir. Örnek olarak az katli bir konutta betonarme tasiyici sistem yerine çelik kullanilmasi, tüm maliyeti yüzde on ile oniki kadar arttirir ki bu da can güvenliginin bedelidir. On ila oniki kattan sonraki kiyaslamalarda ise pahalilik tamamen yok olabilir.

Sonuç olarak yukarida çok özet olarak yapilan irdeleme çelik yapilarin deprem bölgelerine uygunlugunu ve getirdikleri güvenlik ve diger avantajlari açikca ortaya koymaktadir.

Prof. Dr. Tevfik Seno Arda

Kaynak:
http://www.tucsa.org
www.civilturk.com

Neden Çelİk Yapi?

Eşsiz bir inşaat malzemesi olmasına karşın eksik veya yanlış bilgiler nedeniyle yıllardır gözardı edilen çelik ile bu malzeme kullanılarak çoğu gelişmiş ve özellikle TÜRKİYE gibi aktif deprem bölgelerinde bulunan ülkelerde yapılmakta olan Çelik Çerçeveli Yapılar'ın tanıtımı amacıyla hazırlanan bu sitede sözkonusu sistemin ülkemiz koşullarındaki uygulanabilirliği de araştırılmıştır.

Önerilen taşıyıcı sistemin avantaj ve zorlukları; yurtdışındaki uygulamalardan çok sayıda fotoğraf ile örnekler verilip karşılaştırmalar yapılarak açıklanmaktadır. Tüm bilgiler Fatih Akbay'ın 1991 yılında başladığı 600 adet slide'ı da içeren çok daha büyük ölçekli bir çalışmasından özetlenerek aktarılmıştır. Amaç, çelik çerçeveli yapıları öğretmek değil tanıtmak olduğundan zorunlu olmadıkça teknik ayrıntılara girilmemiştir.

Topraklarının %92'si deprem bölgelerinde bulunan ve insanlarının %95'i bu bölgelerde yaşayan ülkemizde depreme dayanıklı yapıların önemi çoğu inşaat mühendisi tarafından bilinmekteydi. Bu gerçek; büyük can, mal ve iş kayıplarına neden olan son depremlerden sonra kamuoyuna da malolmuştur.

Fay hatlarının yeri konusunda yapılan gereksiz tartışmalar sürerken, tüm bu kayıplarda asıl suçlunun; depremler değil depreme dayanıksız yapılar olduğu anlaşılarak yapı türlerinin sorgulanmasına başlanabilmiştir. Ancak, 1-2 kattan yüksek depreme dayanıklı yapılar konusunda gündeme gelen tüm yapı türlerinde, ne yazık ki, yine betonun öne çıktığı görülmektedir. Kamuoyuna yansıyan çelik çerçeveli yapı önerilerinin meslektaşlarımız yerine bir mimar ile eski bir vali'den gelmesi düşündürücü ve üzüntü vericidir.

Çelik çerçeveli yapı önerimiz bazı meslektaşlarımızca verilen ilk yanıt 'Evet ama betonarme ile de depreme dayanıklı yapılar elde edilebilir.' olmaktadır. Aksini savunmuyoruz. Ancak, amaç 3-5 katlı ucuz yapılar elde etmek ise; yığma ile de, hem de betonarmeden çok daha ucuza, depreme dayanıklı yapılar elde edilebilir!

Kaçamak yanıtlar; çelik çerçeveli yapıların gerek tasarımı, gerekse üretim ve montajı konusunda yeterli bilgi ve deneyime sahip olmamanın sonucu olan korkulardan kaynaklanmaktadır. Çelik çerçeveli yapıların tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de yapılmasının kaçınılmaz olduğu bilinmelidir. Bunun farkına varılarak bilgi edinmek için gösterilecek biraz çaba korkulardan kurtulmak için yeterli olacaktır.

Gerçekdışı olmasına karşın betonarme yapılardan pahalı oldukları varsayılsa bile, çelik çerçeveli yapıların eğitimsiz işçiler ile denetlenemeden yapılan ucuz yığma ve betonarme yapılarda riske atılan insanların yaşamından çok daha ucuz olacağı yadsınamaz bir gerçektir. Deprem bölgesi, kullanım amacı veya kat sayısı ayırımı yapılmadan bir an önce uygulanması gereken çelik çerçeveli yapılar konusunda; üniversitelerimizde kendilerine tanınan kısıtlı olanaklar ile eğitim ve araştırma yapmaya çalışan azınlıktaki öğretim üyeleri ile bizlerin sesini duymamazlıktan gelerek, aksine karar verenler büyük bir sorumluluk altındadır.

ALINTIDIR...http://members.tripod.com/fatihakbay/celikyap.html

Çelik ve betonunun birlikte kullanılır mı?

Çeliğin öne çıkartılması gereken üstünlüklerine değindikten sonra simdi; “çelik ve betonu bir arada nasıl kullanabiliriz?” gibi teknik olarak çok daha doğru sorular sorulabilir. Gerçekte Türkiye’deki “kule” projelerinin hemen hepsinde, servisler ve yangın merdivenleri için büyük bir çekirdek bölümü yer almaktadır. Çekirdek yapılmasına izin verecek boyutlardaki binalarda, bizler çekirdeğin betonarme yapılmasını öneriyoruz. Böylece stabilize elemanlarının sayısını azaltılırken, yapının sismik davranışını da ayarlamak ve çelik tüketimini azaltılmak olanağı elde edilmektedir. Ayrıca yapının toplam ağırlığı hala salt betonarmeden hala %40-%50 düşüktür. Tabii bu sistemin tümüyle mimariye bağlı olduğu açıktır ve özellikle narinlik katsayısı yüksek binalarla ve küçük çekirdeklerde uygulanması zordur.

Beton mu, çelik mi?

Bu soruyu doğru yanıtlayabilmek için çelik taşıyıcılı yapıları bütünsel bir bakış açısı ile değerlendirmek şarttır. Doğrudan yararları, dolaylı yararları ve toplumsal yararları birlikte gözden geçirilmelidir. Bina tasarımında akla hep betonarme taşıyıcılı sistem gelir. Aslında betonarmenin “arma”si de çeliktir.Betonarme taşıyıcılı sistemde çelik farklı bir şekilde kullanılmaktadır. Betonarme yada çelik, iki farklı taşıyıcı yapıyı karşılaştırırken, pek çok şeye dikkat etmek gerekir. Her şeyden önce bu iki malzemenin tıpatıp kullanılmasının olanaksız olduğunu bilmek gerekir. Malzemeyi yalnızca taşıyıcı olarak karşılaştırmak ekonomiklik açısından doğru değildir. Yani beton kirişi kaldıralım yerine çelik kirişi koyalım, beton kolonları da çıkartıp yerine çelik kolon koyalım, sonra ikisinin maliyetini karsılaştıralım diye bir yöntem olmaz. Projenin bir bütünsel olarak ele alınması gerekir. Aynı açıklıkları ve aynı hesaplamayı hem çelik, hem beton için yaparsanız, betonu beton gibi ya da çeliği çelik gibi kullanmamış olursunuz. Bir elemanı kendine göre hesaplamazsanız sonuç da doğru çıkmayabilir. Çelik gerçekten pahalı olmuş olsa hiç deprem olmayan İngiltere’de her yüz binanın yetmişinde çelik tercih edilmezdi.

Beton ile karsılaştırılsa çelik çok daha pahalımıdır? Para doğru yerde nasıl kullanılır?

Karsılaştırma yaparken yapının tümü, bütün yönleriyle ve bütün bölümleriyle ele alınmalıdır. Sadece karkası karsılaştırmak yanıltıcı olabilir. Ancak, "Bu binanın şu parametresini değiştirirsek ne olur?" diye bakılırsa, doğru bir ekonomik çözüme ulaşmak mümkün olabilir. Parayı doğru yerde kullanmak kayıp değildir. Bizde bir şeye para yaratırken, "Aaa çok pahalı!" deyip bırakılır. Oysa bu parayı kullanmak, başka bir yerden fayda getirebilir. Bu nedenle projeyi bir bütün olarak ele alıp, giren çıkan parayı, giren çıkan fayda ve zararı veya kaybı göz önüne alarak paranın doğru yerde kullanıldığına karar verilmelidir.

Alıntıdır. http://www.parksteel.com/sss.asp#15

Çelik Yapilarin Yangina Karsi Korunmasi

Çelik yapilarin avatajlarinin yani sira, yangina olan hassasiyeti hepimiz tarafindan bilinmektedir. Betonarme veya ahsap yapilarin yangina karsi korunmasinda kullanilan donanim ve metodlarin aynilari çelik yapilarda da kullanilmaktadir. Betonarme içindeki donatinin beton tarafindan korunmus olmasi nedeniyle korunan çeligin, korunmamis çelige nazaran yangindaki davranisi daha farklidir.

Bilindigi üzere, yapilardaki yangina dayanim tanimi, "yangin yükü" tanimi ile anlam kazanmaktadir. Öncelikle yapidaki yangin yükünün tanimi yapilmalidir ki, yangina dayanim süreleri ve bu süreleri saglayan donanimin tanimi da buna göre yapilabilsin. Yangin yükü bir hacim içinde yer alan yanici maddelerin bir kilograminin yanmasi halinde açiga çikan kilokalori cinsinden isi degerinin o hacmin alanina bölünmesi ile bulunur. Baska bir degisle, hacim içinde bulunan ve yanabilen maddelerin miktarlarinni degistirilmesi ya da hacmin yangin yükünün degisimine etki etmektedir.

Yangin arastirma enstitüleri ve laboratuvarlarinda standart malzemeler, kullanilarak yapilmis olan denemeler sonucunda yangin yüklerine ait bazi ortalama degerler tesbit edilmistir. Örnek verilmesi gerekirse, 30 Psf (pouns per square foot) yangin yüküne sahip bir yapi yangina dayanim süresi üç saat olan yapi elemanlarindan yapilmis olmalidir. standart bir konuttaki yangin yükü 8-10 psf kütüphane 36 psf, arsiv odalarinda raflarin korunma sinigfina göre 4 ile 86 arasinda degismektedir. ofislerde ise 2 ile 45 arasindadir.

Örnegin, 30 Psf yangin yüküne sahip olan yapi eger standart katkilarla üretilmis betonarme ise minimum 15 cm, hafif betondan üretilmis ise 12 cm, harman tuglasi ise 16 cm ve her iki tarafi sivali tugla ise 12.5 cm kalinlikta olmasi yeterlidir.

Ayni yangin yükünde olan yapiyi çelik olarak insaa edecek olursak, 1000 F (537 C derece) kritik sicaklik dikkate alinarak, kullacagimiz profil niteliklerine göre, yangina karsi dayanimini tesbit edip, korunmasi için izolasyon kalinligi hesabi yapmaliyiz.

Çelik yapi elemaninin kolon olarak kullanilmasi ve hiç korunmamis halinde ;

R= 10.3 (W/D) (W/D küçük 10 ise )

R= 8.3 (W/D) (W/D büyük ve esit 10 ise )

Ayni kolon eger korunmus ise

R= ( C1(W/D)+C2)h

Yukaridaki açiklamalarda R= Dk olarak yangina dayanim

W= Lb/feet cinsinden agirlik

D=inç cinsinden isinan kesitin çevresi

h= inç cinsinden izolasyon kalinligi

C1= Izolasyon maddesinin koruma faktörü

Çelik yapi elemani kiris olarak kullaniliyorsa;

h1= ((W2/D2+0.6)/(W1/D1+0.6))h2

Yukaridaki formülde , (1) degerleri, izolasyonlu

(2) degerleri, referans malzeme degerleridir.

Yangina müdahale eden ekiplerin en önemli risklerinden biri içeride kurtarma operasyonu yaparken, çatinin çökmesi veya segim yapmasidir. Özellikle endüstriyel amaçli yapilarda, depolarda veya kamuya ait olan büyük alisveris merkezlerinde kullanilan çelik kafes ve uzay kafes sistemleri korunmalidir. Yangin aninda, korunmus olan kafes sistemleri, yanginla mücadele ve kurtarma operasyonlari için bir sigortadir. Günümüzde sayilari giderek çogalan büyük alisveris merkezlerinde ayni anda yüzlerce kisinin bulundugu dikkate alinacak olursa, çatiyi tasiyan çelik sistemin korunmasi kaçinilmazdir.

Çeligin korunmasi için yapilacak olan çalismalari bir bütün olarak ele almak dogru olacaktir. Yapinin kullanim amaci, yeni yapi veya mevcut bir yapi olup olmadigi, mimari detaylar ve yapinin havalandirma tesisatindaki prensipler ve detaylar, çati detaylari ve yapi içindeki trafik, yangin yükleri... yapiya ait yangin senaryosu dikkate alinarak yangin önlemleri için bir proje yapilmalidir.

Alinacak olan önlemler iki ayri baslik halinde özetlenebilir.

AKTIF ÖNLEMLER

Aktif önlemlerden maskat, sogutma ve söndürme çalismalari ile tasiyici elemanlarin isiya karsi korunmasi ve yanginin söndürülmesidir.

Sprinkler sistemi,

Dünyada en yaygin söndürme ajani olarak kullanilan suyun basinçlandirilarak ve yangin yüklerine uygun nozullardan efektif olarak kullanilmasidir.

Tesisat mühendisleri genellikle yapinin içindeki mal ve donatimin korunmasini dikkate alarak dizayn yaparlar. Ancak bu dizayna ilave olarak yerinde yapilacak olan degerlendirmeye göre çelik kirislerin ve kolonlarin da korunmasi gerekir.

Örnegin endüstriyel alanlarda ve akaryakit iskelelerindeki çelik kolon ve kulelerin korunmasinda özel sprinkler spray nozullari kullanilmaktadir.

Gaz, toz ve köpük kullanimlari

Içinde gazli, tozlu veya köpüklü otomatik söndürme sistemi bulunan, genis açiklikli depo, fabrika veya hangarlarda tasiyici sistemi korumak üzere yapilacak uygulamalarla ayrica bir sogutma sistemine gerek olmayabilir. örnegin NFPA 11 kurallari geregince uçak hangarlari 2,5 dakika gibi çok kisa bir sürede tamamen yüksek genlesmeli köpükle doldurularak yangina karsi korunmaktadir. Hangar içinde yer alan yüksek riske sahip donanim korunurken, tasiyici sistemde korunmak üzere önlemler alinabilir.

Otomatik yangin söndürme sisteminin olmadigi, manual sistemlerin lokal olarak kullanildigi tesislerde, tasiyicilarin yangina karsi korunmasi için mevcut proje uygun olmasi halinde yapilacak olan ilavelerle aktif bir sogutma saglanabilir.

Mevcut tesiste yangin söndürme sistemi olmamasi halinde, korunacak olan insan, mal ve döküman ile tasiyici sistem ayni proje içinde çözülebilir. Böyle bir bütçe ayrilamiyor veya sistemin tatbiki herhangi bir nedenle gerçeklestirilemiyorsa, çelik donanim pasif önlemlerle korunmalidir.

PASIF-AKTIF ÖNLEMLER

Pasif-aktif önlemlerden maksat, isi ve dumanin yatayda yayilmasini engellemek, düseyde yayilimi kolaylastirmak üzere önlemler almaktir.

Kompartman olusturulmasi

Yangin yükü fazla olan hacimlerde kompartiman olusturularak yangin çikmasiyla beraber yükselen dumanin yatayda dagitilmasini önlemek, diger hacimleri tehdit etmesine engel olmak, düseyde yayilmasini saglamak için yangin duvarlari ve yangin kapilari kullanmak, yangin duvarini tatbik edemeyecegimiz alanlarda, duman ve yangin perdeleri uygulamak, yangin damperleri uygulamak ve biriken dumani emniyetli bir sekilde otomatik veya manuel açilan ventilasyon kapaklari ile atmosfere vermektir.

PASIF ÖNLEMLER

Pasif önlemlerden maksak aktif önlemler ile sogutma ve söndürme yapamiyor, pasif aktif önlemler ile kompartman olusturup konveksiyonu yönlendiremiyorsak, çelik yapi elemanlarini isiya olan dayanimini artirarak yapi içindeki sorumlulugunu bir süre daha uzatmaktir.

Bunun en kolay yolu, çelik elemanlarin boyalarla veya alçi esasli ürünlerle korunmasidir.

Özel boyalarin basarili olmasi için iyi bir yüzey temizligi yapmak ve primer uygulamalar ile aderansi artiracak tabakayi elde etmek, koruma saglayacak olan son kati basarili bir sekilde tatbik etmektir.

Uygulamalari, pratik ve süratlidir. Pistole veya rolo, firça kullanilabilmektedir.

Yapilan laboratuvar çalismalarinda çelik kiris ve kolonlarda yük altinda ve yüksüz olarak homojen dagilimda isitilmis firin içinde film tabakasi olarak tatbik edilmis olan boyalarin reaksiyonlari sira ile izlenmistir. Laboratuvarda yük altinda bulunan bir çelik kolon üzerinde yapilan testde, 20'inci dakikada firin sicakligi 760 c korunmamis çelige gelen isi 600 c derece ve korunmus çelige gelen isi 280 derece olarak tesbit edilmistir. Korunmamis çelik korunmusa göre 2.14 misli daha fazla isi almaktadir. Keza, 40'inci dakikada firin sicakligi 860 c korunmamis çelige gelen isi 740 c ve korunmus çelige gelen isi 350 c olarak tesbit edilmistir. Korunmamis çelik korunmusa göre 2.11 misli daha fazla isi almaktadir.

70'inci dakikada firin sicakligi 960 c korunmamis çelige gelen isi 920 c ve korunmus çelige gelen isi 560 c olarak tesbit edilmistir. Korunmamis çelik, korunmusa göre 1.64 misli daha fazla isi almaktadir.

Krauf patenti ile Türkiye'de üretilen alçi yapi elemanlari ile çelik kolon ve kirislerin kullaniminda da kolay isçilik ve hafif elemanlarla güvenli bir koruma saglanmaktadir.

Çelik elemanlar giydirilerek yangina karsi koruma saglanirken., iç mekanlarda profilin soguk yüzünü görmek istemeyen mimarlar içinde daha kolay kullanilabilecek kesitler ve goemetriler elde edilmektedir.

Özet olarak, Çelik yapi elemanlari korunmali ve sadece çelik malzeme için yapilmak yerine yapinin tamamina hitap eden aktif önlemlerden yararlanilarak gerekirse ilave yapilmali, yangin senaryosunda kritik hacmi olusturan noktalarda aktif önlemlere ilave olarak pasif önlemler getirilmelidir. Çati özellikle korunmalidir.

Z. Irfan Öner
Umtas Uluslararasi Makina Ticaret A.S.'den

Kaynak:


http://www.tucsa.org