21 Mart 2007 Çarşamba

Sanayi Yapilari Tasariminda Deprem Etkisi

Türkiye bir deprem ülkesi olup, yüzölçümünün %90’ ı ve nüfusun %92’si deprem bölgesi içinde kalmaktadır. Yapılara gelen dış etkiler arasında deprem etkisi çok önemli bir yer tutmaktadır. Türkiye’de yapılacak büyük açıklıklı sanayi yapılarının tasarımında ve yapısal oluşumunda, deprem faktörü çok önemli bir etkendir.

Depremler, yer kabuğu içinde birikmiş olan potansiyel enerjinin, bir yerde, genel olarak fay denilen jeolojik kırıklar (çatlaklar) üstünde boşalması ile oluşan ve o bölgenin dengesini bozan, aniden meydana gelen, saniye ile ölçülen zaman süreleri içinde devam eden, kısa süreli hareketler olarak tanımlanmaktadır.

Yer hareketlerinin yatay ve düşey hareketleri yapılara da yansımaktadır. Düşey hareketler, yapının düşey statik yüklere karşı dayanıklı olarak boyutlandırılması sebebi ile ihmal edilmektedirler. Çünkü kolonlar düşey yükler etkisi ile önemli deformasyonlar yapmamaktadırlar. Fakat yatay hareketler kolonlarda kesme etkileri oluşturarak yapıların üst kısımlarında önemli ötelenmelere (deplasmanlara) neden olmaktadırlar. Bu nedenle büyük açıklıklı sanayi yapıları genellikle yatay deprem kuvvetlerine karşı dayanıklı olarak tasarlanmakta ve boyutlandırılmaktadır.

Depremden oluşan yer hareketinin ivmesi, yapıda atalet kuvvetlerinin oluşmasına neden olmaktadır. Bu kuvvetler etkisi ile yapı harekete başlamaktadır.

Genel olarak depreme dayanıklı büyük açıklıklı sanayi yapısı yapmak için şu ilkelere bağlı kalınması zorunludur :

Yapının öz ağırlığının yeterli derecede azaltacak biçimde bir tasarım yapılması;

Yapıya etkiyecek deprem etkisinin az olmasını sağlamaktadır,

Deprem süresince; kolonların düşey doğrultudan sapmaları durumunda, kolonlara gelen düşey yükler eksantrik olarak kesitlere etkiyeceğinden, eğilme momentlerinin yapıya zararlı olmayacak büyüklükte kalmasını sağlamaktadır,

Hafif yapıların doğal periyotlarının küçük olması nedeni ile, depremin hakim titreşim etkisi yapıda rezonans tehlikesini azaltmaktadır.

Yapı taşıyıcı sisteminin üst düzeyde dayanıklı, rijit, sürekli olmasının sağlanması;

Depreme dayanıklı yapı yapmanın ön koşulu, doğru bir taşıyıcı sistem tasarlamak ve maksimum mukavemette malzeme kullanmaktır,

Yapıları üst düzeyde yapmak, doğal periyodu kısaltmak ve deformasyonları küçültmek için en etkin bir önlemdir. Bu tür bir önlemle, çatı ve cephe kaplamaları, yapı giriş çıkış noktaları ve boşluklardaki zararlar azalmaktadır,

Taşıyıcı sistemin sünek (düktil), yapmak, tam olarak çökmenin önüne geçmek için en etken bir yoldur. Yüksek bir süneklikle yutulan enerji artmaktadır ve aynı zamanda bazı yerel zorlanmalardan sonra doğal periyot değişmektedir. Bu özellik, yapımın depreme etkisi ile daha az deformasyon yapmasını sağlamaktadır.

Bu temel ilkelere bağlı kalınması durumunda, depreme dayanıklılık büyük ölçüde sağlanmış olmaktadır.

Deprem yükü hesabı şu şekilde hesaplanabilmektedir.

Deprem Kuvveti F = c x W

W : Toplam yapı ağırlığı

c : Deprem katsayısı



Deprem Katsayısı C : Co x K x S x I

Co : Deprem bölge katsayısı
K : Yapı tipi katsayısı
S : Yapı dinamik katsayısı
I : Yapı önem katsayısı



Büyük açıklıklı sanayi yapılarında; açıklıkları uygun maliyetlerle, hızlı yapım ile geçebilmek için tercih edilen çelik malzeme aynı zamanda depreme en iyi dayanan yapı malzemesidir. Çelik yapılar dayanıklı, sünek ve hafif yapılardır.



Deprem faktörü, büyük açıklıklı sanayi yapılarının yapım sistemi seçiminde oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Büyük bir yapı hacmine sahip oldukları için ağır ve büyük açıklıklı yapılardır. Bu sebeple tercih edilen taşıyıcı sistem malzemesi çelik olmaktadır. Yapım sistemleri içerisinden de en uygun olanı iskelet sistemlerdir. Deprem yatay yüklerinin taşıyıcı sistem ile temel sistemine ve zemine, yapıya zarar vermeden iletilebilmesi için, bu yapılarda yatayda ve düşeyde yine çelik profiller ile çaprazlamalar oluşturularak yatay ve düşey stabilite sağlanmaktadır.

Kaynak:www.sanayitesisleri.com

Hiç yorum yok: